• Nombre de visites :
  • 1053
  • 13/3/2011
  • Date :

Arş ve Kursi -3

arş ve kursi

     İmam'ın, "O, her şeyin hayatı ve her şeyin nurudur." şeklindeki sözü, daha önceki sözlerini açıklayan bir gerekçe gibidir. O sözler, her şeyin Allah tarafından taşındığını açıklayan sözlerdir. Bu sözün anlamı şudur: Bütün nesneler Allah sayesinde var olmaktadır. Bütün nesneleri kavrayan, bütün nesnelere varoluş süreçlerinin özel yolunu gösteren O'dur. O, aslında karanlık olan bu yolu kendi nuru ile aydınlatmaktadır. Buna göre nesneler kendileri için hiçbir şeye malik değildirler. Onlara malik olan ve varlıklarım taşıyan yüce Allah'tır.

   Ali (a.s), "Allah orada, burada, üstte, alttadır." şeklindeki sözleri ile şunu kastediyor: Allah, bü­tün nesnelerin varoluşlarının sağlayıcısı, koruyucusu ve taşıyıcısı olduğu için O'nun olmadığı hiçbir yer olmadığı gibi belirli bir mekânı da yoktur. O'nun bir yerde olması veya yeri belli bir nesne ile birlikte olması demek, o nesneyi koruması, varlığını taşıması ve onu kuşatması demektir. O nesne diğer bütün nesneler ile birlikte O'nun koruması ile korunmuş, O'nun tarafından taşınmakta ve kuşatma altındadır.

   Bu durum, Allah'ın nesnelere ilişkin fiilî bilgisi olarak yorumlanır. Böyle demekle her şeyin O'nun katında olduğunu, O'ndan saklı olmadığını kastediyoruz. Bundan dolayı İmam, "O hâlde kürsî; gökleri, yeri, gökler ile yer arasındaki ve yer altındaki bütün varlıkları kuşatmıştır." diyerek kürsînin kapsamlılığına işaret ettikten sonra, "Eğer yüksek sesle konuşacak olursan, O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir." buyurarak kürsînin ilim anlamına işaret etmiştir. Bundan çıkan sonuç şudur:    

Arş ile özdeş anlamda kullanıldığı kürsî; kapsama, tedbir ve koruma makamı olmasının yanı sı­ra aynı zamanda ilim ve hazır olma makamıdır. İmam daha sonra bu sonucu, "O'nun kürsîsi, gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır." ayetine uyarlamıştır.

   İmam'ın, "Allah'ın melekûtunda yarattığı hiçbir şey bu dört şeyin dışında değildir." şeklindeki sözü, ilk başta sözünü ettiği dört renge işaret gibidir. Miraç hadislerini incelerken bu konu ele alınacaktır, inşaallah. İmam, "Yüce Allah'ın seçkin kullarına... gösterdiği melekût budur." şeklindeki sözüyle de arşın melekûttan ibaret olduğunu belirtiyor. Yalnız melekût, üst ve alt olmak üzere iki tanedir. Arş, bütün tedbirlerin ana hatlarının merkezi ve ileride gelecek hadisin delaletiyle iki gayp kapısının içeride olanı olduğu için, üst melekût olması ihtimali güçlüdür.

   İmam'ın, "Arşı taşıyanlar nasıl Allah'ı taşıyabilirler ki?!" sözü, sözlerinin başında, arşın nesnele­rin varlığını taşıma ve gerçekleştirme makamı olduğu yönündeki sözünü pekiştirir niteliktedir. Buna göre arşı taşıyanlar, aslında Allah tarafından taşınanlardır, taşıyıcılar değillerdir. Nasıl taşıyıcı olabilirler ki?! Oysa varoluşları ve varoluş süreçleri kendileri ile değil, yüce Allah ile kaimdir. İmam, bu varoluş makamını ilim olarak kabul ettiği için "Oysa onların kalpleri O'nun verdiği hayat sayesinde diridir ve O'nun nuru sayesinde O'nu tanıyabilmişlerdir." şeklindeki sözleri ile arşı taşıyanların varoluşlarını ve varoluşlarının kemalini kalplerle ve Allah'ı tanıyabilirle nuru ile ifade etmiştir. [el-Mîzan, 8/223-225]


Arş ve Kursi -2

Arş ve Kursi -1

EZELÎ VE EBEDÎ İLİM

EŞSİZ KUDRET

Allah Evvel, Ahir, Zahir Ve Batındır

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)