• Nombre de visites :
  • 2504
  • 24/2/2011
  • Date :

Sadakanın Karşılığı

sadakanın karşılığı

Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki:

"Kıyamet günü insanların arasında hüküm verilinceye kadar herkes kendi sadakasının gölgesinde istirahat eder."[1]

  “Gizli (verilen) sadaka, Allah’ ın gazap ateşini söndürür” [2]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:

"Kim, (elbisesi olmayan) bir mümine bir elbise verirse, o elbiseden hatta bir bez parçası kalıncaya kadar Allah’ ın koruması altında olur." [3]

    "Hastalarınızı sadaka (Allah yolunda bağış) ile tedavi ediniz... Rızkı sadaka ile indirin (elde edin)... Sadaka, kulun eline ulaşmadan önce Allah’ ın eline ulaşmaktadır, " [4]

İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor:

"İyilik ve sadaka, yoksulluğu giderir, ömrü çoğaltır ve sahibinden yetmiş çeşit kötü ve çirkin ölümü defeder." [5]

Yaşlılığın kendisini aciz ve güçsüz bıraktığı bir kadın vardı. İhtiyarlıktan doğan güçsüzlük onu evde oturtmuş ve belini bükmüştü. Bu yaşlı kadının dünyadaki gözü, ümidi ve çok sevdiği tek bir oğlu vardı.

Yaşlı kadının bu oğlunun sefere çıktığı bir zaman geldi. Yolculuğu o kadar uzun sürdü ki, artık annesi döneceğinden ümit kesmişti.

Yaşlı kadın bir gün evin avlusunda oturmuş ve belki oğlu seferden her an döner diye gözünü kapıya dikmişti.

Yaşlı kadın, öğle yemeği için kendine bir parça ekmek hazırladı. Derken bir fakir evin kapısını çaldı, gurbet ve fakirlikten şikayet ederek yaşlı kadından bir yemek istedi.

Yaşlı kadın “gurbet” kelimesini fakirden işittiğinde, gurbette olan oğlunu hatırladı. Tereddüt etmeden önündeki ekmeği fakire; ‘belki gurbette olan oğlunun feryadına da ulaşan birileri olur’ ümidiyle verdi.

O gün yaşlı kadın zorluk ve açlığa tahammül göstererek fakiri doyurdu.

Çok geçmeden oğlu sapasağlam seferden döndü. Ve yaşlı kadının gözü aydınlandı. Yaşlı kadın ondan, ilginç yolculuğunu anlatmasını istedi. Oğlu:

_ “En zorlu hadise ve tehlikeler yolculuğumun sonlarında meydana geldi. Bir gün ben, içinde aslanlar olduklarından dolayı herkesin korktuğu bir korukluktan geçiyordum. Aniden bir aslan koruluktan çıkıp, beni bindiğim attan düşürerek koruluğun içine götürmek istedi. Fakat gömleğim, sanki beni ısırıp götürmesini engelledi. ‘Nasıl böyle oluyor da aslanın keskin dişlerinden amanda kalıyorum’ diye hayretler içerisindeydim. Sonsuz âzamete ve büyüklüğe sahip olan bir şahıs gördüm. O şahıs yanımıza geldi, gömleğimi aslanın agzından çıkarıp beni güzelce yere bıraktı ve silahsız olarak, aslanı sert bir şekilde yere attı. Ona:

_ “Ey köpek, git! Lokma, lokmaya karşı” dedi.

Aslan, o adamın elinden kurtulduğunda sürâtle koşup kayboldu. O adam da ansızın kayboldu.

Ben kısa bir zamanda kendime geldim. Sapasağlam olduğumu hissederek ayağa kalktım. Daha önce birlikte olduğum kafileyi aramaya koyuldum. Onlara ulaştığımda başımdan geçenleri anlatınca çok şaşırdılar. Ben, o adamın aslana; “lokma, lokmaya karşı” demesinin sırrını anlayamadım.

Yaşlı kadın bu kelimeleri duyduğu vakit biraz düşündü ve oğluna o olayın gününü ve saâtini sordu. Derken aydınlandı ki; bu vakit, yaşlı kadının o fakire bir parça ekmek verdiği vakitti.

Yüce Allah o fedâkarlığın mükafatını, arslanın ağzından yaşlı kadının oğlunu kurtararak verdi.


1- Cami’ üs-Saadât, c.2, s. 143.

2- Cami’ üs-Saadât, c.2, s.144.

3- Usul’ ül-Kafi, s.412.

4- Cami’ üs-Saadât,, c.2, s.144.

5- Cami’ üs-Saadât, c.2, s. 144.

Allah Yolunda Bağış

Sadaka-i Câriye ve Bakiye

Sadaka Ömrü Uzatır

Minnet Etmekten Kaçının

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)