• Nombre de visites :
  • 813
  • 22/2/2011
  • Date :

İmamlar Arzın Rükünleridir -2

imamlar arzın rükünleridir

Emir'ül-Mü'minin (aleyhisselâm) Allah'a açılan tek kapıydı. O, Allah'a giden tek yoldu. Ondan başka yola girenler, helak oldular. Birbiri peşi sıra gelen hidâyet imamları için de aynı özellik geçerlidir. Allah, onları arzın rükünleri kılmıştır ki, yeryüzü, üzerindeki varlıklarla birlikte sarsılmasın. Onlar, yerin üstündeki ve altındaki varlıklara sunulan kusursuz kanıtlardır.

İmam dedi ki: Emir'ül-Mü'minin (aleyhisselâm) şöyle derdi:

«Ben, Allah Azze ve Celle tarafından cennet ve cehennemin taksimcisiyim.

Ben Faruk-i Ekber'im. Ben asâ ve damga sahibiyim. Bütün melekler, Rûh-ul Kudüs ve Resuller, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin üstünlüğünü ve faziletini ikrar ettikleri gibi benim de üstünlük ve faziletimi ikrar etmişlerdir. Ben de onun konduğu mesnede benzer bir mesnede konulmuşum. Bu, Allah Azze ve Celle'nin belirlediği bir mesnettir. Resûlullah, kıyamet günü çağrılır ve giydirilir. Ben de çağırılır ve giydirilirim. Ona sorulur, konuşması istenir. Bana da sorulur, benim de konuşmam istenir. Ben de o'nun söylediği gibi söylerim.

Bana öyle özellikler verilmiştir ki, benden önce hiç kimseye benzerleri verilmemiştir. Ben, ölümleri, musibetleri, soyları ve Kur'ân-ı bilirim. Benden önce olanlar gözümden kaçmadı ve benim yanımda olmayanlar da benim için gayb sayılmazlar. Allah'ın izniyle müjde veriyorum ve O'nun tayin etmesiyle görevimi yapıyorum. Bütün bunları Allah Azze ve Celle, izniyle benim için mümkün kıldı.»

Ebu Abdullah er-Riyyahî, Ebu Samit el-Hulvanî'den duymuş ki:

Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur: Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm)’ın üstünlüğü şudur ki, onun getirdiği her şeyi ben alıyorum ve nehyettiği her şeyi ben de nehyediyorum. Allah, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’den sonra, Resûlullah'a yöneltilmesi gereken itaatin ona da yöneltilmesini gerektirdi. Ki üstünlük Muhammed'indir. Dolayısıyla Ali'nin önüne geçen kimse, Allah Azze ve Celle'nin ve Resûlü'nün önüne geçmiş gibi olur. Kim ona karşı üstünlük taslarsa, Resûlullah'a üstünlük taslamış gibi olur.

Küçük büyük her hangi bir meselede Ali'nin verdiği hükmü reddeden kimse, Allah'a şirk koşma sınırına dayanmış olur. Çünkü Resûlullah, Allah'a açılan tek kapıydı. Allah'a giden yoldu ki, o yolu izleyen, Allah'a kavuşurdu. Ondan sonra Emir'ül Mü'minin bu konuma geldi. Art arda gelen Ehl-i Beyt İmamları için de aynı özellik geçerlidir.

Allah azze ve celle, onları arzın rükünleri kılmıştır ki, bu sayede arzın düzeni bozulmasın, üzerindekiler savrulmasın. Onlar İslâm'ın direkleridir. İslâm'a yönelten yolun, üzerindeki kılavuzlardır. Hidâyete eren bir kimse, ancak onların yol göstericiliğiyle hidâyete erebilir. Bir kimse de onların haklarını tanıma hususunda kusur işlemesi durumunda hidâyet çizgisinden sapabilir. Onlar, Allah'ın indirdiği ilmin, özrün ve uyarının güvenilir koruyucularıdır. Yeryüzünde bulunan kimselere sunulan eksiksiz kanıtlardır. Onların ilkine Allah tarafından verilen yetkiler, en sonuncularına da verilmiştir. Bir kimse bu mertebeye ancak Allah'ın yardımıyla ulaşabilir.


İMAMET HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

İMAMET

İMAMLAR HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

İMAMET 2

HER ZAMAN BİR İMAM VARDIR

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)