• Nombre de visites :
  • 1409
  • 5/2/2011
  • Date :

Edep-2

edep

Edep, başlı başına ahlâkî ve sosyal bir değerdir. Hem çocuklar için, hem de onları terbiye eden veliler için bir değer kazandırandır. Edep her kimde ve her nerde olursa olsun, beraberinde bir muhabbet ve güzellik hâlesini meydana getirir ve edepli insanı aziz ve sevgili kılar. Edep öyle bir sermayedir ki, onsuz her sermaye değersizdir. Sahibinin göğsü üzerinde duran, gözleri ve kalpleri hayran bırakan bir madalyadır.

Her şeyin ziyneti bir şeyledir:

İlim, hilimle ziynetlenir,

Şecaat, affetmekle güzelleşir, 

Servet, infak ve bağışla değer kazanır,

Soy ve nesep de edep ile mükemmelleşir. Edep ol­mazsa, soyun şerefi ve ailenin itibarı, toplumsal onur ve şeref, çirkin bir yüz üzerinde duran yüzeysel bir ziynettir. Emir’ul-Muminin Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Kötü edeple, şeref olmaz.”[1]

Aslı, soyu ve nesebi olmayan biri, eğer edep sahibi ise, şeref ve asalet kazanır. Hatta edep, münasip olmayan bir nesep ve soyun da üzerini örtmektedir. Hz. Ali (a.s)"ın sözü şöyledir:

“Edebin güzelliği, nesebin çirkinliğini örter.”[2]

Nişaneler ve Cilveler

Edep ve edepsizliğin kendilerine mahsus belirtileri vardır. Edepten yoksun olanların davranışlarına dikkat etmeden edebin tanınması ve öğrenilmesi kolay değildir. Bu işaretler ve alametler, hem konuşmada, hem de ahlâk ve diyaloglarda belli olur.

Akıllıca yaşamak, konuşmada metanet ve davranışlarda vakar, edebin nişaneleridir. Akılsızlık, çirkin konuşma, ağız bozukluğu, sert huyluluk, küfür ve hakaret, aptallık ve dik kafalılık, inat ve... de edepsizliktir.

Eğer dostluk ve diyalogların kontrolü edep ise; münasebetsiz insanlarla gidip-gelme, dost seçiminde dikkatsizlik, oturup kalkma ve arkadaşlıklarda sorumsuzluk da edepsiz­liktir. Çirkin konuşan ve ağzı bozuk olan biri, Hz. Ali (a.s)"ın tabiriyle edepten yok­sundur: “Kötü konuşanın edebi olmaz.”[3]

İnsanlarla bir araya gelirken, onlara değer vermeye ve onları takdir etmeye hazır olmayan, sürekli başkalarıyla alay eden, onların gıybetini yapmakla meşgul olan, başkalarının saçma sapan söz ve küfürlerine saçma sapan söz ve sövgülerle cevap veren; meclislerde, toplantılarda ve  saflarda başkalarının hakkına riayet etmeyen, düzene uymayan, sırasını beklemeyen, sabır edip susmasını bilmeyen, başkalarının konuşmalarını dinlemeye hazır olmayan, karşılıklı konuşma ve tartışmalarda bağırıp çağıran, boğaz yırtan, insaf ve hakka riayet etmeyen ve... bütün bunlar edepten yoksun olanların sıfatlarıdır.

Bu yüzden edebe riayet; yemede, içmede, giyim ve kuşamda, tuvalete gitmede, esnemede, öksürmede, hapşırmada ve… bile kendini gösterir. Edepsizlik, insanların haklarına, şahsiyet ve değerlerine karşı bir çeşit duyarsızlıktır. Eğer birisi hapşırdığı vakit ağzının suyu sofraya ve yüzlere sıçrarsa, yemek yediğinde etrafındakileri tiksindirecek şekilde yerse ya da bir mektup, eşya ve herhangi bir malzemeyi iki eliyle takdim edeceğine bir elle verir veya atarsa, yahut etüt vaktinde gürültü yaparsa, yalnızlık ve halvet vakitlerde odanıza  giriş  izni almadan habersiz bir şekilde girerse, bütün bunlar sosyal edebe dikkat etmemenin nişaneleridir.

İslam’ın, bu meselelerin hepsi için bir takım talimatları vardır. İslamî terbiye, mektebî ahlâk, bütün düsturlar, emir ve nehiyler, edep öğreticidir. Dinî öğretilere bağlı olmayan biri, edep hududundan çıkıp, edepsizlik vadisine ayak basmıştır.


[1] Gurer’ul-Hikem

[2].a. g. e

[3] a. g. e

Edep

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)