• Nombre de visites :
  • 1337
  • 9/11/2010
  • Date :

İMAN VE SEVGİ-4

iman ve sevgi

Hz. İmam Sadık'dan (a.s) gelen bir duada şu cümleler yer almaktadır: "Ey Efendim! Benim sana öyle bir muhabbetim vardır ki, asla doymak ve kanmak nedir bilmiyorum. Ne de çok sevgim var O'na ki, O beni görmektedir ama ben O'nu göremiyorum."

Hz. İmam Zeyn-ül Abidin (a.s) da şu ibaretlerle dua ediyor: "Ey Rabbim! Susamışlığımı sana varmaktan başka bir şey gideremez ve sevgimin alevini sana kavuşmaktan başka bir şey söndüremez ve özlemimi, sana bakmaktan başka bir şey sakinleştirmez." (Bihar-ül Envar c.94, s.149)

Şaşkınlık ve hayranlık da Allah'a olan sevgiden kaynaklanır. "Eminulllah" ziyaretinde şu tabirin yer aldığını görüyoruz: "Ey Allah'ım! Sana huşu ederek itaat edenlerin kalpleri sana hayrandır." (Mefatih-ül Cinan Ebu Hamza-i Sümali'nin Seher Duası).

Hz. İmam Zeyn-ül Abidin, (a.s) bir duasında şöyle münacat ediyor:

"İlahi! Şaşkın kalpler senin aşkınla yanıp tutuşmaktadır. Bu kalpler ancak senin zikrinle güven bulur ve bu nefisler ancak seni gördüklerinde sükunete kavuşur." (Bihar-ül Envar, c.94, s.151)

İşte bu aşk, Allah’a hayran olan kalplerin özelliğidir.

İlahi aşkın en mükemmel ve en güzel örneğini Kumeyl duası diye meşhur olan Hz. Emir-ül Müminin Ali'nin (a.s) Kumeyl ibn-i Ziyad-i Nehaî’ye öğrettiği duadaki sözlerinde görmekteyiz. Şu ibaretlere dikkat ediniz:

"Ey Allah'ım! ey Efendim! ey Mevlam! Farzet ki cehennemde Senin azabına sabretsem, senin ayrılığını nasıl tahammül ederim. Farz et ki senin ateşinin sıcaklığına (yakmasına) tahammül etsem, senin kerametine nazar etmekten mahrum kalmaya nasıl sabrederim? Senin bağışına ümidim varken, ateşine nasıl gireyim?" (Mefatih-ül Cinan, Kumeyl duası)

İşte bu tabirler, sevginin en güzelini dile getirmektedir. Bir kul mevlasının azabına sabretse de, ondan uzak ve ayrı kalmaya sabredemez.

Zira mevlasını seven kul, mevlasının cezalandırmasına tahammül edebilir, ama onun rahmetinden ayrı düşmeye ve onun ayrılığına sabredemez. Şiddetli cezalardan olan ateşe tahammül eder, ama mevlasının ayrılık ve uzaklığına tahammül edemez. Böyle bir kul cehennem ateşi içinde nasıl kalabilir? Oysa o, Mevlasının ona rahmedip onu oradan kurtarmasını ümit etmektedir!

O, Cehennem ateşinde yansa da, kalbindeki muhabbet sönmez ve sevgi ve ümidini dile getirmeye çalışır.

Mevlasının nimet ve ihsanına dalmış bir kulun, mevlasını sevmesi elbette gerekli olduğu gibi normaldir de; fakat mevlasının azabına duçar olduğu halde yine de kalbinde ona karşı sevgi ve muhabbet beslemesi, eşine rastlanmayan türden bir muhabbettir.

Hz. İmam Zeyn-ül Abidin (a.s) Ebu Hamza-i Sümali'ye öğrettiği Seher Duası'nda şöyle diyor: "Allah'ım! And olsun senin izzetine, beni kovsan da kapından ayrılmam ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Zira ki, senin kerem ve rahmetinin genişliğine dair marifet, kalbime yerleşmiştir. Kul, başka kimin kapısına gider? Yaratık Yaratanın'dan başka kime sığınabilir? Ey Allah'ım! Eğer beni zincirlerle bağlasan ve halk arasında sadece beni bahşişinden mahrum bıraksan, benim ayıplarımı kullarının gözü önüne sersen, ateşe doğru götürülmeme emretsen ve beni iyi kulların arasından ayırsan, yine de ümidimi senden kesmem, affına olan arzumdan vazgeçmem ve senin sevgin ve aşkın kalbimden zail olmaz." (Mefatih-ül Cinan, Ebu Hamza-i Sümali'nin Seher Duası.)


İMAN VE SEVGİ-3

İMAN VE SEVGİ-2

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)