• Nombre de visites :
  • 3407
  • 9/8/2010
  • Date :

Hafız-ı Şirazi -2

hafız-ı şirazi

TİMUR İLE BİR HATIRA

     Hafız, Şiraz'ın bu inişli-çıkışlı sosyal-siyasi kargaşasından etkilenmiş; maddi açıdan sıkıntıya düştüğü zamanlar olmuştur. Fakat, maddi  müzayaka içerisinde iken bile sahip olduğu dil ve ruh zenginliği ile bu sıkıntıları aşmasını bilmiştir.

     O'nun Şiraz'ı kanlı bir şekilde işgal eden Timur ile tatsız bir şekilde karşılaşması ve herkesin başı alınırken O'nun bu karşılaşmadan sonra Timur nezdinde ikram ve ikbale ulaşması buna örnektir:

     Timur, Şiraz halkına altından kalkamayacakları yeni vergiler salmış; vergilerini ödemeyenleri ağır şekilde cezalandırmaktadır. Hafız da kendine salınan vergiyi ödeyemeyenlerdendir. İfadesi alınırken bu imkansızlığı söylediğinde, vergi ya da yargı memurları O'nun dillerde dolaşan şu cömert ve  rindane deyişini yüzüne vurmuşlardır:

     " Eger an Türk-i Şirazi bedest ared dil-i mara

            Behal-i hinduyeş bahşem, Semerkand'ü Buharara".

    ( Eğer o Şirazlı Türk güzeli gönlümüzü tutsak ederse;

      Yanağındaki siyah ben için Semerkant'ı da, Buhara'yı da bağışlardım..)

     Yaşlı ve ulu çınar Hafız, Timur'un huzuruna da aynı gerekçeyle çıkarılır ve tenkil hükmü istenir. Hafız'ın halk arasında dolaşan kalenderane deyişi, Timur'a ulaşmış ve O'nun da dilindedir:

     "Sen ki sevgilisinin yüzündeki bir ben için Semerkant ve Buhara'yı bağışlayacak bir kerim adamsın ey Rind!.. Ya nice yoksulluktan söz eder ve saldığımız vergiyi ödemezsin?!."

     Hafız'ın Timur Han'a cevabı, O'nun hoşnutluğunu kazanmaya yetecek belagattadır:

     "İşte ey Han'ım, bu ölçüsüz cömertliğimiz yüzünden bu hallere düştük!."

     "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" deyişi, bu "Bilgelik" için söylenmiş olmalı

SAN'ATI

     Şirazlı Hafız, "Doğu kültürü" nün en lirik şairlerinden biridir. O'ndan önce "Gazel" , hemen daima "Aşk, şarap" gibi dar bir çerçevede işlenirken, Hafız Gazel'e "Tasavvuf" ve "Hikmet" gibi bilgelikler; yeni renk ve boyutlar katmıştır.

     Hafız, gazel başta olmak üzere mesnevi, kıt'a, rubai, kaside, müfred, muamma, muhammes ve terkip tarzında şiirler yazmış; bütün bu tarzların en kalıcı örneklerini vermiştir.

     Herkes/ve kesim kendini O'nda bulmuş; O'nun deyişleri hem "Tasavvuf" a mesafeli "Zahir ehli" nin ve ulemasının; hem "Tasavvuf ehli" nin gönül dili olmuştur. Bir yandan rindane tavırlarıyla yedi iklimi çevresinde toplayan bir bütünleştirici kişilik olurken, diğer yandan, "Şeriat" a güçlü bağlarla irtibatlı bir mektep ve ocaktır. Bu sebeple hem "Sufi Meclisleri" nin vazgeçilmezi, hem de Padişah sofralarının ve "Sohbet meclisleri"nin sürekli konuğudur.

     Hafız-ı Şirazi'yi döneminin şair ve yazarlarından ayıran özellik, san'atını alacağı maddi ikramlar ve elde edeceği ikballer için kullanmamasıdır. Bazı vezir, han ve hakanlara övgü tarzında yazdığı gazeller ve birkaç kaside varsa da, bunların maddi bir beklenti ile ilgisi yoktur ve döneminin devlet ricaline bir gönül adamının samimi iltifatlarıdır.


Hafız-ı Şirazi -1

Fars Şiiri Türleri Ve Konusu 2

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)