• Nombre de visites :
  • 1089
  • 19/7/2010
  • Date :

Selman-i Farisî – 3

selman

  Köle olduğumdan dolayı İslam programlarından serbestçe yararlanamıyordum. İşte bundan dolayı İslam Peygamber’inin önerisi üzerine beni alan efendimle, beni aldığı parayı ona yavaş yavaş ödeyerek hür olmam için bir antlaşma yaptık. Müslümanların yardımı ve Allah’ın lütfüyle özgürlüğe kavuştum. Şimdi bir Müslüman olarak özgürce yaşıyorum. Gerçi köle olduğumdan dolayı Resulullah (s.a.a)’in kenarında Bedir ve Uhud savaşlarına katılamadım. Ama Hendek ve diğer savaşlara katıldım.”(Bihar, C. 22, S. 355 ve 362. İki rivayetten yani 2 ile 5. rivayetlerden yararlanılmıştır.)

2- İMANIN DERECELERİ

Abdulaziz Kıratisî şöyle diyor:

İmam Sadık (a.s) bana buyurdular ki:

  “Ey Abdulaziz! On basamaklı merdiven gibi imanın da on derecesi vardır. İkinci derecede olan bir kimse, birinci derecede olan kimseye; Senin imanın yoktur’ dememelidir. Birinci derecede olan kimse de onuncu derecede olan kimseye ulaşmak için gayret göstermelidir.

  Ey Abdulaziz! İmanı senin imanından üst derecede olan kimse seni imansız bilmemesi için, imanı senden aşağı derecede olan kimseyi imansız bilme. Bir kimsenin iman bakımından senden aşağıda olduğunu gördüğünde, onu şefkat ve muhabbetle kendi derecene ulaştır; kaldıramayacağı ve onu kırmak için gücünü aştığı bir şeyi ona tahmil etme. Bu iş güzel bir iş değildir. Kim bir müminin kalbini kırarsa, onun kalbini düzeltmesi ona farzdır.” Sonra şöyle buyurdular:

“Mikdad imanın sekizinci, Ebuzer dokuzuncu, Selman ise onuncu derecesinde idi.” (Bilar, C. 22, S. 350; C. 69, S. 165 ve 168)

3- AHİR ZAMANIN ALAMETLERİ

İbn- i Abbas diyor ki:

  Resulullah (s.a.a) ömrünün son yılında yapmış olduğu veda haccında biz de O’nunla birlikte idik. Resulullah (s.a.a) Kabe’nin kapısının halkasını tutarak bize dönüp şöyle buyurdular:

  “Ey insanlar! Ahir zamanın alametlerini size söyleyeyim mi?”

  O gün Resulullah (s.a.a)’e herkesten yakın olan Selman: “Evet ya Resulullah” diye cevap verdi.

Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

“Namazı zayi etmek, şehvet peşice gitmek, heva hevese uymak, zenginleri ululamak ve dini dünyaya satmak ahir zamanın alametlerindendir. O zaman müminin kalbi, gördüğü kötülüklerden ve onları önlemeğe gücünün olmadığından dolayı, tuzun suda eridiği gibi karnında erir.”

  Selman: “Ya Resulullah! Böyle bir şey vaki olacak mı?”

  Resulullah (s.a.a): “Evet, canım elinde olan Allah’a andolsun ki, böyle bir durum vaki olacaktır. Ya Selman, o zamanda amirler zalim, vezirler fasık, başkanlar zalim, eminler ise hain olacaklar.”

  Selman: “Ya Resulullah! Böyle bir şey vuku bulacak mı?”

  Resulullah (s.a.a): “Allah’a andolsun ki, evet. Ya Selman, o zaman iyi işler kötü ve kötü işler ise iyi sayılacak; hain emin sayılacak, emin ise hıyanet edecek; yalancı doğrulanacak, doğru konuşan ise yalanlanacaktır!”

  Selman: “Ya Resulullah! Bunlar gerçekleşecek mi?”

  Resulullah (s.a.a): “Evet, Allah’a andolsun ki, bunlar gerçekleşecektir. Ya Selman! O zaman kadınlar emirlik (yöneticilik) yapacak, cariyelerle istişare edilecek, çocuklar minbere çıkacak, yalan konuşmak hoş ve güzel sayılacak, zekat vermek zarar, beyt’ul-mala ait mal ise ganimet sayılacak; evlatlar, anne ve babalarına kaba, arkadaşlarına ise iyi davranacaklar; kuyruklu yıldız doğacaktır!”


Selman-i Farisî – 2

Selman-i Farisî – 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)