• Nombre de visites :
  • 1194
  • 28/2/2010
  • Date :

HUMUS 3

humus

  Ekonomi hayatın şah damarı konumundadır. Özellikle de İslam ekonomi doktrini bu günün deyimiyle sosyal güvenceyi sağlayarak fakir ve acizlerin de onur içinde yaşamasını öngörüyor. O halde islam devleti ekonomisini Ehl-i Sünnet'in zekat diye adlandırdıkları ve %2.5 oranında olan az bir gelire dayandırılamaz. Zira bu devletin üstlenmesi gereken işlere oranla çok az bir gelirdir. İslam devleti bununla öğretim, sağlık ve ulaştırma gibi hizmetlerin giderini bile karşılayamaz; nerede kaldıki herkesi kapsayan sosyal sigortayı sağlayıp normal şekilde her ferdin ihtiyaçlarını karşılayabilsin.

  Evet, Ehl-i Beyt İmamları (Allah'ın selamı onlara olsun) Kur'an-ı Kerim'e hakkıyla vakıf olduklarından, yani ilimleri kesbi değil vehbi olduğundan, kendilerine itaat edilseydi İslam devleti için gerekli olan ekonomik ve toplumsal ilkeleri tespit edip uygulardı. Ama ne yazık ki önderlik ve hakimiyet başkalarının elindeydi. Onlar (yezid'in yaptığı gibi) salihleri öldürerek hilafet makamını gasbetmiş Allah'ın hükümlerini kendi siyasi ve dünyevi çıkarlarının gerektirdiği doğrultuda değiştirmişlerdir. Böylece de hem kendileri dalalete düşmüş ve hem de diğerlerini sapıklığa sürüklemişlerdir ve ümmeti bugüne kadar da etkisi her yönüyle devam eden bir çöküşe itmişlerdir.

  Bu nedenle de Ehl-i Beyt İmamlarının öğretileri yalnızca bir teori halinde kalmış ve sadece şiiler inanmış, sahip çıkmıştır. Tatbiki uğruna sürekli fedakarlık göstermiştir, ve bu yüzden Şia tarih boyunca Emevi ve Abbasi devletlerinin zulüm ve baskısına maruz kalmışlardır. İslam devletinin dört bir köşesinde takip altında tutulup sürgün hayatı yaşamışlardır. Fakat bu iki devlet (Emevi ve Abbasi devletleri) yıkılır yıkılmaz, Şia'nın toplumsal birliği daha da belirginleşmiş ve şiiler, gizli olarak Ehl-i Beyt imamlarına ulaştırdıkları humsu açıkça uygulamaya koymuşlardır.

  Onlar bugün humslarını imam Mehdi (s.a)nin naiblik makamında olan (taklit ettikleri) müçtehitlere veriyorlar. Onlar da bunu humsun masrafı için tayin edilen yerlerde harcıyorlar. Örneğin dini medreseler, hayır merkezleri, umumi kütüphaneler ve kimsesizler yurdu kurmakta, medreselerde ders okuyan talebelere aylık vermektedirler.

  Bu nedenle de Şia uleması baştaki devlet yöneticilerine bağlı değillerdir, yani saraylardan, köşklerden aylık ve emir almıyorlar. Zira humstan gelen gelir, onların ihtiyacını gidermektedir. Ama Ehl-i Sünnet alimleri başta olan hakimlere muhtaç ve bağımlı olup resmen onlardan görev alıyorlar. Bu yüzden de hükümetin başında olanlar, onlardan istediğini öne geçirir, istediğini de geriye atar. Bu onların hangisinin daha fazla başta olan şahıs ve düzenin yararına fetva verdiğine bağlıdır. Gerçekte birinin öne geçmesinde ilminden daha çok onun yöneticiye ve yönetime uymasının rolü vardır. Bu ise onların hums farizası ile Ehl-i Beyt'in beyan ettiği şekliyle amel etmemelerinden doğan korkunç sonuçlardan birisidir.


HUMUS 2

HUMUS 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)