İnsan, farz ihtiyat gereği, zekâtın farz olmasından önce veya sonra yaptığı masrafları, mahsulden düşerek yalnızca geri kalanın zekâtını veremez. |
Zekât farz olduktan sonra yaptığı masraflardan, zekât miktarı için yaptığı harcamaları, şer’i hâkim veya onun vekilinin iznini almış olsa bile, ihtiyat gereği mahsulden düşemez. |
Buğday ve arpanın harman haddine ulaşmasını, üzüm ve hurmanın da kurumasını bekleyip sonra zekât vermek farz değildir. Zekât farz olduktan sora, zekâtı hesaplayarak fiyatını zekât olarak vermesi caizdir. |
Zekât farz olduktan sonra, ziraatı dermeden, hurma ve üzümü toplamadan, zekât müstahak olan kimseye veya şer’i hâkime ya da onların temsilcisine ortak olarak teslim edilebilir. Teslim ettikten sonra yapılan masraflarda ortaktırlar. |
Mal sahibi, ziraatın, hurmanın ve üzümümn aynını şer’i hâkime veya zekât müstahak olan kimseye ya da onların temsilcisine teslim ettikten sonra, onları müşa (ortak) olarak ücretsiz yere tarlasında saklaması gerekli değildir. Onların toplama veya kuruma zamanı gelinceye kadar, tarlasında kalması için ücret talep edebilir. |
Eğer bir insanın, iklimleri değişik olan, ziraat ve meyveleri farklı zamanda ele geçen bir kaç şehirde buğday, arpa, hurma veya üzüm gibi mahsulleri olur ve onların hepsi bir yılın mahsulü olarak nitelenir ve ilkönce yetişen mahsulün miktarı da nisaba (yani takriben 847 kg.) ulaşırsa, onun zekâtını yetişir yetişmez, diğerlerininkini ise ne zaman yetişirse vermelidir. Ama elde ettiği ilk mahsulün miktarı nisaba ulaşmazsa, diğer ürünlerin de yetişmesini bekler. Yetiştikten sonra eğer hepsi birlikte nisap miktarına ulaşırsa, üzerine zekât farz olur, aksi takdirde zekât farz olmaz. |
Hurma ve üzüm ağacı yılda iki defa meyve verecek olursa, bu iki ürün üst üste nisap miktarına ulaşırsa ihtiyat gereği zekâtını vermek farzdır. |
Kuruduğu zaman nisaba ulaşacak miktarda taze hurması ve yaş üzümü olan kimse, zekât niyetiyle bunlardan kuruduğu zaman üzerine farz olan zekât miktarına denk olacak ölçüde müstahak birisine verirse, sakıncası yoktur. |
Kuru hurma veya kuru üzümün zekâtını vermekle yükümlü olan bir kimse, onların zekâtını taze hurma veya taze üzümden veremez. Hatta onun değerini belirleyip, taze olan başka üzüm veya hurmayı zekâtın değeri olarak vermesi de sakıncalıdır. Yine taze hurma veya taze üzümün zekâtını vermesi gereken bir kimse de zekât olarak kuru hurma veya kuru üzümden veremez. Hatta taze olsa bile, zekâtın değeri olarak ayrı bir hurma ve üzümü vermesi de sakıncalıdır. |
Borçlu olduğu hâlde, zekât ödemesi gereken bir malı da olan kimse ölürse, zekâtı farz olan malın maldan, zekâtın tamamı ödendikten sonra borcunu ödemelidirler. Eğer zekât boynunda farz olursa, diğer borçlarla hükmü aynıdır. |