Ehlibeyt İmamları'ndan muayyen birini örneğin, Kerbela'da Hz. Hüseyin'in (a.s) türbesini ziyaret etmek amacıyla nezirde bulunan kimse, başka bir İmamın türbesini ziyarete giderse, yeterli olmaz. An-cak, herhangi bir özürle karşılaşmasından dolayı adakta belirttiği türbenin ziyaretine gidemezse, onun üzerine bir şey farz olmaz. |
Türbe ziyaretine gitmeyi nezreden kimse, ziyaret guslü ile ziyaret namazı için nezirde bulunmazsa, ziyarete gittiğinde onları yerine getirmesi gerekmez. |
Ehlibeyt İmamları'ndan veya onların evlâdından birinin haremi için halı, perde, avize ve aydınlatma malzemesi gibi bir şey nezreden kimse, onları haremle ilgili harcamalarda kullanmalıdır. Ama eğer bizzat İmamların veya onların evladından birisi için nezrederse, haremin hizmetçilerine verebileceği gibi, haremle ilgili harcamalarda veya sevabı nezredilen kimseye ulaşması amacıyla diğer hayırlı işlerde de kullanabilir. |
Masum İmamın (a.s) bizzat kendisine bir şeyi nezreden kimse, eğer onu belirli bir masraf için kastetmişse, belirttiği harcamada bulunmalıdır. Fakat belirli bir masraf için kastetmemişse, onu fakirlere ve o İmamın türbesinin ziyaretçilerine vermeli veya cami ve benzeri şeyler inşa edip, sevabını o İmama (a.s) hediye etmelidir. İmam zâdeler için bulunulan nezirlerde de aynı hüküm geçerlidir. |
Sadaka veya Ehlibeyt İmamları'ndan biri için nezir edilmiş koyunun yünü ve sonradan semizleşmesi nezre aittir. Şayet adanan yere harcanmadan önce süt verir veya yavru yaparsa, farz ihtiyat gereği bunlar da nezredilen yerde harcanmalıdır. |
Hastası iyi olunca veya yolcusu yolculuktan sağlıkla dönünce, bir işi yapmayı nezreden kimse, nezretmeden önce hastasının iyileştiğini veya yolcusunun geldiğini anlarsa, nezrine göre amel etmesi gerekmez. |
[Henüz baliğ olmayan] kızını seyit olan birisiyle evlendirmeyi nezreden anne veya baba, baliğ olduktan sonra, ihtiyat gereği onu mümkün olduğu takdirde seyit birisiyle evlenmesi için razı etmelidirler. |