Bir fakir, üzerine zekâtın farz olmadığını bildiği bir kişiden zekât olarak bir şeyi alır ve o da yanında telef olursa, zâmindir; [bedelini ödemelidir.] Fakat o kişiye zekât farz olduktan sonra fakirin fakirliği devam ederse, ona verdiği şeyin bedelini zekât olarak sayabilir. |
Bir fakir, üzerine zekâtın farz olmadığını bilmediği bir insandan zekât karşılığı bir şey aldıktan sonra elinde telef olursa, zâmin değildir. Ancak zekât vermekle yükümlü olan kimse, verdiği bu malın bedelini zekât olarak sayamaz. |
Sığır, koyun ve devenin zekâtını haysiyetli fakirlere vermek müstehaptır. Yine zekâtı verirken de kendi yakınlarını diğerlerine, ilim ve kemal sahibi kimseleri başkalarına ve dilenmeyen fakirleri dilenenlere tercih etmek müstehaptır. Ancak bir fakirin zekât almasını başka bir sebepten dolayı daha iyi buluyorsa, zekâtı ona vermesi müstehaptır. |
Zekâtı alenî ve açıktan çıkarıp vermek, müstehap sadakayı ise gizli olarak vermek daha iyidir. |
Zekât vermesi gereken kimsenin bulunduğu şehirde müstahak biri bulunmaz ve zekâtın verileceği diğer yerlere de ulaştıramazsa, eğer müstahak olan birisinin bulunacağına ümidi olmazsa, başka bir şehre götürüp, zekâtın verileceği yerlerde kullanması gerekir. Ancak o şehre götürülmesi için yapılan masraflar kendisine aittir. Eğer zekât [böyle bir durumda] telef olursa, zâmin değildir. |
Kendi şehrinde zekât almaya ehil olan birisi bulunsa bile zekâtı başka bir şehre götürebilir; ama o şehre götürme masraflarını kendisi karşılamalıdır. Fakat zekât olarak ayırdığı mal telef olursa, zâmindir. Meğer şer'î hâkimin izniyle götürmüş olsun ki, bu surette zâmin değildir. |
Zekât olarak vermek istediği buğday, arpa, kuru üzüm ve hurmanın ölçü ve tartı masrafları mal sahibinin kendisine aittir. |
İki miskal on beş nohut ağırlığı [12.3045 gr. yani yaklaşık on iki buçuk gr.] veya daha fazla gümüşün zekâtını vermekle yükümlü olan kimse, bir fakire, iki miskal on beş nohuttan azını da verebilir. Yine buğday ile arpa gibi gümüşten başka bir şey vermesi gereken kimse, bunların kıymeti iki miskal on beş nohut gümüş değerine ulaşsa da, bir fakire bunlardan daha az miktarını verebilir. |
Bir kimsenin, zekât verdiği kişiden zekâtı tekrar kendisine satma talebinde bulunması mekruhtur. Ancak zekât alan kimse, zekât olarak aldığı malı satmak isterse, fiyatını belirledikten sonra zekât veren, onu satın almada diğerlerine göre öncelik sahibidir. |
Bir kimse, üzerine farz olan zekâtı (önceki yıllara ait olsa bile) verip vermediğinden şüphe ederse, zekât vermesi gerekir. |