• Nombre de visites :
  • 2630
  • 1/1/2017
  • Date :

Kadının Gerçek Değeri

kadının gerçek değeri
Bana dünyadan kadın, güzel koku ve gözümün nuru olan namaz sevdirildi...
Tarihte cahiliye halkının kadın cinsine karşı gösterdiği vahşetler fevkalade ilginçtir.

Hak mantığından ve vahiy nurundan uzak yaşayan kimseler kadını erkeğin şehvet dolu hayatı için bir araç olarak kabul etmişler ve kadını erkek için çeşitli lezzetleri temin etme aracı olarak saymışlardır.

Kadın için okuma yazmayı tehlikeli görmüşler, hayatın doğal işleri ve yakınlarını ziyaret için dahi evinden çıkmasını caiz görmemişlerdir. Onlar, kadın evin dört duvarı arasında yaşaması gerektiğini söylemiş ve istediğini yapan bir varlık olarak gördükleri erkek karşısında kadını iradesiz bir varlık kabul etmişlerdir.

İlahi Hıristiyanlık dininden yüz seksen derece sapmış olan Hıristiyan bölgelerde şöyle diyorlardı: Kadın, tıpkı köpeğin ağzını bağladıkları gibi ağzını bağlamalıdır. Onlar kadının ruhunun hayvani mi yoksa insani bir ruh mu olduğu hususunda şüphe taşıyorlardı.

Afrika'da kadın bir mal ve servet konumundaydı. Onun için bir inekten ve koyundan daha fazla değer tanımıyorlardı. Her kimin elinde daha çok kadın varsa daha çok zengin saylıyordu. Kadının alınıp satılması ve toprağı çapa yapması için kullanılması sıradan bir iş olarak kabul ediliyordu.

Kelde ve Babil'de ise kadınlar diğer mallar gibi satılıyor, her yıl bu iş için bir Pazar kuruluyor ve evlilik çağına gelmiş kızların satılması için ortam sağlanıyordu. Hindistan’da kız çocuklarını beş yaşında evlendiriyor, onlar için hiç bir hak tanımıyorlardı. Kadının hayatını erkeğin paraziti olarak kabul ediyor ve eşi öldüğünde onu eşiyle birlikte yakıyorlardı. Hiç bir varlığın kocası ölmüş kadından daha aşağı olduğunu kabul etmiyorlardı.

Bugün de aynı şekilde gazeteler birçok Hinduların çeyiz temin edemediği korkusuyla kızlarını küçükken ortadan kaldırdığını yazmaktadırlar.

Çin ve Tibet'te kadınların dört duvar arasında çalışma dışında hiçbir hakkı yoktu. Kadının yol yürüme gücünü dahi ortadan kaldırmak için doğduktan sonra ayaklarını demirden bir kalıba koyuyor, onbeş yaşına geldikten sonra da o kalıbı ayağından açıyorlardı.

İlim, bilgi, felsefe ve hikmet merkezi olan antik Yunan'da da kadının kız çocuk doğurması bir suç sayılıyordu. İkinci defa kız doğurduğunda mahkemede yargılanıyor ve cezaya çaptırılıyordu ve üçüncü defa ise idam edilmesine hükmediyorlardı. Arabistan’da Kuran-ı Kerim'in de buyurduğu gibi kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi çok sıradan bir işti.

"Aralarından birine bir kızı olduğu müjdelendiği zaman içi gamla dolarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!" [1]

Bu hususlar cahil ve akılsız halkların kadın cinsine reva gördükleri cinayetlerden sadece birer örnektir. Oysa Kuran ve rivayetler dilinde kadının cinsi hakkında şu başlıklar yer almıştır:

Ümm: Her şeyin kökü kaynağı ve merkezi (anne) [2]

Ekin: Türün beka sebebi [3]

Elbise: Hayatın örtüsü [4]

Teskin: Huzur sebebi [5]

Reyhan: Gül dalı ve zarif [6]

Nimet: Hakkın inayeti [7]

Evlenen veya evlenmek isteyen gençler ve erkekler, Hakkın bu güzel ve fayda dolu yaratığının varlıksal etkilerine, manevi konumuna daha çok dikkat etmelidirler ve Allah'ın peygamberleri, imamlar, veliler, alimler, arifler, filozoflar, yazarlar, büyük fakihler ve Allah'ın kulu olan salihlerin bu kadınların temiz ve iffetli eteğinden varlık alemine ayak bastığını bilmelidirler. Kadınlar, insana hayatında bütün bu hayırların ve bereketlerin kaynağı konumunda olmuşlardır. Değerli anne ve babalar da kızlarının vücudunda da sayısız kemallerin ortaya çıkması için daha dikkatli davranmalı, fedakarlık derecesinde onların insani ve ilahi terbiyesi için çaba göstermelidirler. Erkekler de eşlerinin haklarını büyük bir kemal, vakar ve edep içinde riayet etmelidirler ki, anne ve babaların evinde ve eşlerin haklarına riayeti sayesinde, salih nesil yetiştirmeye hazırlıklı olsun ve bu yolla insanlık toplumu en iyi şekilde manevi doyuma ulaşsın.

Hıristiyan bir kızın savaşta esir düşmesinden, İmam Hadi'nin (a.s) evine gelmesinden onuncu İmam ve Hz. Hekime Hatun'un ilahi terbiyesi sayesinde evrensel adaleti yayacak olan on ikinci İmam'ı dünyaya getirecek bir konuma gelmedi mi? Kadın böylesine kemallerin ve hakikatlerin bil kuvve çeşmesi konumundadır; vahiy hidayetinin ve hayır öğretmeninin nuru sayesinde fiiliyata ulaşmış ebedi kaynakların ve etkilerin kaynağı haline gelmiştir.

Kadını aşağılamak, onun şahsiyetine saldırmak, dinin hikmete dayalı emirlerine aykırı olarak kadını sınırlandırmak, kadına eziyet etmek, anne babasını ve akrabalarını görmesini yasaklamak, acıyla ve asık suratla kadınla birlikte yaşamak, günlük işlerden yorgun ve dışarıdaki işleri başından aşkın bir halde eve dönerek kadının karşısına geçmek, kadının içgüdülerini özellikle de cinsel içgüdülerini tatmin etmemek ve benzeri birçok konu din açısından beğenilmeyen bir iştir. Oldukça çirkin bir davranış ve aşırı bir zulümdür.

Eğer hayatın aşk ve muhabbet üzere olmasını istiyorsanız, kadının şahsiyetine riayet ediniz. Kadına dostluk ve sevgi gösteriniz. Onun gönlünü almaya çalışınız. Ev işlerinde ona yardımcı olunuz, ona eziyetten sakınınız. Günlük işlerinden yorgunluğundan, varlıksal sınırlılığından oluşan bazı işlerini, bütün vücudunuzla görmezlikten geliniz ki, hayatın tatlılığını tadasınız ve bu metodla rahmet sahibi Allah’a en yüce derecede ibadet etmiş olasınız.

Kadın hayrın kaynağı, insanlığın tarlası, hayatınızdaki örtü, huzur sebebi, varlık gülistanının zarif ve latif gül ve yanınızdaki hakkın nimetidir. Yüce İslam peygamberi kadına sevgi göstermeyi güzel koku ve namaza ilgi ile bir arada zikretmişlerdir:

"Bana dünyadan kadın, güzel koku ve gözümün nuru olan namaz sevdirildi." [8]

Eğer insan kadının haklarına riayet ederek ve şahsiyetine saygı göstererek ondan salih ve layık evlatlar edinirse ölüm sonrasında bile amel defteri kapanmaz ve ölümden sonra çocuğunun salih olmasından ve temiz etkilerinden yararlanır. Allah Resulü şöyle buyurmuştur: 
 
"İnsan ölünce şu üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye [9], istifade edilen ilim ve kendisine dua eden salih bir evlat." [10]

O halde babalar ve anneler kızlarının değerini bilmeli, erkekler temiz ve layık eşlerini takdir etmelidirler ki, kız yetiştirmek ve hanımına eşlik etmek, insan için dünya ve ahirette hayır kaynağı haline gelsin.
 
Üstat Hüseyin Ensariyan

Ehlader  
 Kaynaklar

[1] Nahl/58- 59

[2] Kasas/7

[3] Bakara/223

[4] Bakara/187

[5] Rum/21

[6] Vesail’uş Şia, Bab’ul Evlad’da nakledilen rivayetler

[7] a. g. e

[8] Bihar, c. 103, s. 218

[9] Devam eden hayırlı iş

[10] Mevaiz’ul Adediyye, c. 138

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)