• Nombre de visites :
  • 1669
  • 24/10/2007
  • Date :

“Allah’ın Ziyafet Ayı Ramazan 3”

ramazan

Mübarek Ramazan ayının manevi atmosferinde bütün kullar Allah"u Subhana ibadet, dua ve yakınlaşma yollarını arayıp, durmakta. Bütün niyetli ve oruç tutanlara ilahî tevfik ve başarı dileğiyle İmam Seccad –s-ın güzel bir duasını aktaralım:

“Allah’a şükürler olsun ki islam dinini bize armağan edip, güzel yolları bizim önümüze koydu. Allah’ım Muhammed ve Ehl-i Beytine selam ve salavat gönderip, bu ayın faziletini tanıma değerine saygılı olmak, imsaklarını yerine getirmek, men ettiklerinden uzak kalmak için bize ilhamda ve yardımda bulun. Allah’ın Ramazan ayını bizim ibadet ve yakarış sesimizle doldur, gece ve gündüzünü itaatimizle donat. Gündüzlerini oruçlu olmak ve geceleriniyse senin katında dua okuyup, sabahlamak doğrultusunda bize yardımcı ol.

(Sahife-i Seccadiye’nin 44. duasının bir bölümü)

Mübarek Ramazan ayında, oruç tutanlar gerçi aç ve susuz kalıyorlar. Fakat yapıcı ve olumlu sonuçlara ulaşıyorlar. Bunun en önemli etkisi, kendine hakim olmak ve iradeyi takviye etmektir. Ramazan ayı boyunca insan kendi nefsine hakim olma sürecini öğreniyor. Geçici eğlence ve lezzete düşkünlükle yetinmeme doğrultusunda kendini yetiştirir. Oruçlu insan manevi lezzet ve coşkunun tadına ulaşır. Oruç, hayatın yanlış alışkanlıklarını, tekrarlanan yaşam biçimini terketmeye sebep olur. Ramazan ayında oruç, insanın hayat tarzını ve tutumunu köklü bir şekilde dönüştürür. İnsana yeni yol ve çağır açar. Oruçlu insan çeşitli nefsani eğilimler ve yönelişler karşısında direnir ve çarpık dileklerinin sultasından kurtulur. Hz. İmam Ali –s-  şöyle buyuruyor; en iyi insan, nefsi heva ve hevesiyle mücadele eden insandır. En güçlü insan kendi nefsine hakim olandır.

Ramazan ayı, insanın kendi tutum ve davranışlarını kontrol etmeye, hata ve yanlışlıklarını en aza indirgemeye sebep olur. Bu mesele, insanın endişeleri ve kaygılarını azaltır. Ruhu ve öz varlığı huzura kavuşur. Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde, insanlar ilahî nimet karşısında şükretmeye çağrılır. İnançlı insanlar daima ilahî nimetleri anar, ilahî hamd-u senayı sürdürürler. Mümin insanlar, Allah’ın rahmet ve nimetleri karşısında şükredip,  ilahî rızayı elde etmeye çalışırlar. Hz. İmam Ai –s- şöyle buyuruyor: Hakiki nimete şükretmenin yolu, nimetleri haram yolunda kullanmamaktır. Allah Kur’an-ı Kerim’de, ilahî nimetlere şükreden insanlara daha fazla nimetler indirildiğini kaydediyor.İmam Sadık –s- şöyle buyuruyor: Sana nimet veren kimseye şükret, sana şükreden kimseye sen de ihsanda bulun. Çünkü nimetler için şükredilirse, zeval bulmazlar, şükredilmezse nimetler devam etmezler. Hakkı tanımak gereğince, bela ve sorunları çözme ve def etme zamanında veya ilahî lütuf ve nimetleri andığımız zamanda Allah’a var gücümüzle şükretmektir. Elbette Allah’ın kullarının şükretmesine ihtiyacı yoktur. Çünkü Allah alemlerin maliki, rabbi ve gânidir. Nitekim Neml suresinin 40. ayetinde Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir. Kimsi nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim ganiydir, kerim olandır.”

Bir gün Allah hz. Musa –s-‘ya şöyle buyurdu: “Ey Musa bana şükret, hele tam bir şükürle şükret.”

Musa dedi ki: Rabbim sana şükretmeye güç yetiremediğim için nasıl olurda şükretme hakkını yerine getirebilirim. Hak Teala  şöyle buyurdu: Ey Musa işte bana şükrettin. Çünkü bütün nimet ve başarıların bana ait olduğunun bilincine vardın.

Allah’a şükretmenin yollarından biri, halkın yaptıkları iyilikleri takdir etmektir. Bazı insanlar, ilahî rahmet ve hayırın bizlere inmesine aracı olurlar. Burada halka yardımcı olmak ve iyilikte bulunmak, Allah’a şükretme anlamındadır. İslam ahlakı ve öğretilerinin önemli bir meselesi, şükretme ve takdir etme kültürünün yaygınlaştırılmasıdır. İslam peygamberi (sav) şöyle buyuruyor: Kim ki halka teşekkür etmezse, Allah’a da şükretmemiş olur.

Ramazan ayı, müslümanlararası yeni bir hava estirir. Nitekim İran’ın köy ve kentlerinde özel bir heyecan ve manevi hava oluşur. Halk ramazan ayında, ramazan orucunu karşılamaya gider, birkaç gün önce oruç tutmaya başlarlar. Ev ve camiileri temizlerler. Gençlerse Kur’an okuma şekvine bürünürler. Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’i kıraat halkaları oluşur. Dini merkezler olağanüstü toplantılara tanık olur. Bu toplantılarda din alimleri ayetlerin tefsirini yapıp, ahlakî, terbiyevi ve toplumsal değerleri beyan ederler. Oruçlu halkın camiler ve dinî mekanlarda toplanmaları, hayır işleri ve yardımların zirveye ulaşmasına sebep olur. Fabrikalar, işyerleri ve devlet daireleri oruçlu kimselerin rahat çalışmasını sağlamak için, mesai saatlerini değiştirir ve çalışanlarına özel imkanlar tahsis ederler. İslam ülkelerinde olduğu gibi, İran’da da iftar sofralarının ayrı bir anlamı vardır. Dost ve akrabalar iftar yemeğine davet edilir, Sele-i Rahim yapılır. İftar yemeği sırasında veya sonrasında ilk defa oruç tutan küçüklere hediyeler verilip, oruç tutmaya teşvik edilirler. Ramazan ayı, rızıklanma, bereket, dayanışma ayıdır. Bu ay boyunca geleneksel törenler düzenlenir ve tatlı pazarları kurulur. İran’da her bir şehir halkının kendine özgü gelenekleri ve mahalli yemek ve tatlı yapma biçimleri vardır.

Ramazan ayında İran’daki yemekhane ve restoranlarda ramazan yemekleri pişirilip pazarlanır. Sahur vakti Müslüman aileler safa ve samimiyet şartlarında sahur yapıp, sabah ezanı sonrası namaz kılarlar. Halktan bir grup da cemaat namazı için camiye giderler. İnşaallah rabbimiz, ramazan ayındaki oruç tutanların toplantısındaki varlık şevkini bizlere nasip eyler. Allah’ın nimet ve lütfu bizlere de iner.


“Allah’ın Ziyafet Ayı Ramazan 2”

Allah’ın Ziyafet Ayı Ramazan 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)