• Nombre de visites :
  • 2538
  • 21/4/2009
  • Date :

Amerika İran"a Niçin Kabadayılık Yapamaz

amerika

  Bu iyi bir özellik midir yoksa kötü müdür tartışılabilir ama İranlılar gururlu bir millettir. Bu özelliklerinin kökleri İran’ın uzun tarihine, önemli bir jeopolitik etkiye sahip olmasına ve bölgedeki hakimiyet dönemlerine dek uzanmaktadır.

  Fakat aynı İranlılar Amerikalılar da dahil olmak üzere Batılılar karşısında çok misafirperverdirler de aynı zamanda. Alaya alınmadıkları ve aşağılanmadıklarını hissettikleri sürece İranlılar yabancıları kırmızı halıyla karşılarlar.

Yukarıdaki kültürel nüansların çok basit veya açık oldukları söylenebilir, fakat bu hususlar ABD’deki politikacılar ve danışmanları tarafından İran’la ilişkilerde görmezden gelinmiştir.

  İran karşısında izlenecek stratejik politikalar, Washington’daki bir ofiste, önyargılı sığınmacılar, muhalefet grupları veya artık bu konularla ilgisi olmayan akademisyenlerin görüşlerine dayanarak geliştirilemez.

Bernard Levis, Fuad Acemi ve Ahmed Çelebi gibi danışmanların ABD işgalinin Iraklılar’da oluşturacağı tepkiler hakkında verdikleri teminatlar, hiç şüphesiz Bush yönetimini Başkan yardımcısı Dick Cheney tarafından ortaya atılan “Irak ile bitmemiş çatışma” projesinden (Yeni Amerikan Yüzyılı Grubu’na sunulmuştu bu proje) yararlanması için cesaretlendirmiş ve 2003 yılında da Irak’a saldırtmıştı.

  Bu uzmanlar, Iraklı muhalefet grupları ve sıradan halkın hepsi Saddam Hüseyin’in düşmesinden sonra yapılan kutlamalara tanık oldular. Fakat görmedikleri şey (veya yönetimin bilmesini istemedikleri şey) bu kutlamaların çok kısa süreli olduğu ve parti biter bitmez anti Amerikan güçlerin ve duyguların tekrar hakim olacağıydı.

İran ve ABD arasında süren 30 yıllık düşmanlıktan sonra, iki hükümet arasında uzun bir güvensizlik duvarı uzanmaktadır.

 Fakat İran ile ilişkiye geçmekteki en büyük engel, Amerikan yönetiminin, başarısız olduğu tescillenmiş havuç ve sopa politikasındaki ısrarıdır.

  Bu politikanın İran karşısında işe yaramayacağının sebebi iki boyutludur. Birincisi İranlıların zihniyetinde yatıyor ki buna değindik. İranlılar karşısında kabadayılık yapmak ve onlara kas göstermenin sonucu, şaşırtıcı bir biçimde Batılı politika yapıcılarının düşündüklerinin tam karşıtı olacaktır.

iran

  İranlıları tehdit etmekle nefret, azim ve direniş tohumları ekilmiş olur sadece. Geçen ay yaptığı bir konuşmada Ahmedinejad “ Bush ve diğerlerinin en büyük hatası, kendisinin ve beraberindekilerin insan toplumlarına bakış biçiminde yatmaktadır. İnsanlarla konuştuklarında güç mevkisinden konuşuyor ve diğerlerini hor görüyorlar. ABD politikasını değiştirmek istiyorsa eğer diğer uluslar karşısında saygılı bir şekilde konuşmalıdır. Saygılı ve alçakgönüllü konuşmalısınız. Sadece yeni kelimeler kullanıp aynı tonda konuşmanız hiçbir şeyin değişmediğinin göstergesi olacaktır.”

Havuç ve sopa politikasının verimsiz olmasının başka bir nedeni de İran rejiminin, yaptırımların kendi varlıklarını tehdit edecek boyuta ulaşamayacağına inanıyor olmasıdır.

  Evet, rejim mevcudiyetini sürdürmenin endişesini taşımaktadır. Fakat iktidardaki insanlar yüzlerine uzatılan sopanın, bu ilerde çok daha ağır yaptırımları içerse bile, güçlerine halel getireceğine inanmamaktadır. Onları kim alaşağı edebilir ki? İran halkı için tek bir makul alternatif bile ortada gözükmemektedir, ne ülkenin içinde ne de dışında. Hiç kimse.

  Keyhan gazetesinin genel yayın yönetmeni; Devrim Muhafızları ve diğer güvenlik birimlerine, Ayetullah Ali Hamenei ve Ahmedinejad de dahil olmak üzere İran’daki merkezi güce yakınlığıyla bilinen Hüseyin Şeriatmedari bir keresinde şöyle yazmıştı:

“…eğer daha ağır yaptırımlara maruz kalırsak doğal olarak biz de tahterevalliye biraz bastırmak zorunda kalabiliriz, Hürmüz Boğazı’nı kapatmak gibi mesela…Elbette ilerde tartışılacak olan sayısız başka seçeneğimiz de var.”

  İran’ın bunu askeri açıdan başarıp başaramayacağı başka bir tartışma konusu. Asıl konu şu ki İranlıların zihninde, Batılıların “İran’ın ciddi bir şekilde tehdit edildiğinde bölgeden yapılan petrol nakliyatını; BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt, Irak, Bahreyn, Katar ve Umman’daki petrol rafinelerini, tankerleri, üretim birimlerini ve boru hatlarını vurarak engelleme gücüne potansiyel olarak sahip olduğunun farkında olduklarını” biliyor oluşları yatıyor . Bu gerçekleşirse Batı ekonomilerinin sürdürülebilirliği ciddi bir tehdit olacaktır. Zihinlerindeki bu perspektif, İranlıların tehdit dilini etkisiz bir silah olarak değerlendirmelerine ve buradan öteye geçilemeyeceğine inanmalarını sağlıyor.

  Başkan Obama tarafından İranlılara gönderilen yeni yıl mesajı, İranlıların bugüne dek alıştıkları tondan çok farklı bir tondaydı aşikar olarak. Bu durum cesaretlendiricidir. Fakat aynı konuşmada, eski politikaya dayanarak

“İranlılar teröre destek vermekten ve silah üretmekten vazgeçmeye” çağırılıyor.

  Ayetullah Hamenei, Obama’nın mesajından alıntı yapmakla vaktini ziyan etmedi:

“Obama’nın İran’ın yeni yılını kutlarken aynı anda da İran’ı teröre destek vermek ve nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlaması anlaşılır gibi değil.”

  Eğer İran-Amerikan ilişkilerinde bir atılım gerçekleştirmeye umut varsa, Amerikalı politikacılar şu mesajı almalılar bundan: İranlılar karşısında kabadayılık ve tehdit politikası işe yaramıyor ve yaramayacak.

israhaber


İran’ ın Gücü ve Siyonist Medya

“İran, Iraka Benzemez”

İşte Amerikan özğürlüğü

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)