• Nombre de visites :
  • 2922
  • 13/6/2009
  • Date :

İslami Vahdet, Görüşler Ve Bakışlar (1)

vahdet

  Vahdet, her alanda ilerlemek için mantıklı ve inkar edilemeyecek bir ilkedir. İnsanoğlu yer yüzüne ayak bastığı ilk günden beri vahdet ve dayanışma ile kendi soydaşlarını tehlikelere karşı koruyabileceğini ve daha rahat bir yaşam ortamı hazırlayabileceğini anladı.

Salih ve müslih liderler ve düşünürlerin en büyük kaygısı olan İslami vahdetin zarureti, açık ve kesin bir konudur ve Kuran'ı Kerim ayetleri ve çeşitli hadislerde bu konuya vurgu yapılmıştır.

 Çağımızda İslam düşmanlarının İslam dini ile mücadele ve müslümanları zayıflatmak için birlik oldukları şu sıralarda İslami vahdetin zarureti daha da ön plana çıkıyor. Bu zaruretin bilincinde olan İslam alimleri ise müslümanların vahdeti yolunda adımlar atmış ve insanları tefrika ve ihtilafın tehlikeleri konusunda uyarmıştır.

  Çağımızda Ayetullah Humeyni' nin İslam dininin izleyicileri arasında vahdetin en büyük habercisi olduğunu söyleyebiliriz. İslam dininin vahdete vesile olan maarif ve tealimi ve şimdiki siyasi ve uluslararası şartlarda gerçekleşmesi gerektiğinin bilincinde hareket eden Ayetullah Humeyni İran'da İslam inkılabı zafere kavuşmadan yıllar önce, İslam ümmetinin vahdetini düşünüyordu.

1979 yılında İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra bu hareketin dini ve siyasi ve sevilen lideri olan Ayetullah Humeyni, daha güçlü bir konumdan dünya müslümanlarını vahdete davet etti.

 İmamın bu alandaki en önemli icraatlarından biri de, 12 - 17 rebiulevvel günleri arasında yer alan süreyi vahdet haftası ilan etmesiydi. Bilindiği üzere ehli sünnet 12 rebiulevvel tarihini ve Şii müslümanlar da 17 rebiulevvel'i İslam Peygamberi (saa)'in kutlu doğum günü olarak kutluyor.

vahdet

  Günümüzde Ayetullah Humeyni'nin salih halefi Ayetullah Hamanei de aynı vahdet çizgisini takip ediyor ve müslümanları İslami dayanışmaya davet ediyor.

  İslami vahdet düşüncesinin tüm şii ve sünni alimler arasında bir çok taraftarı olduğu belirtilmelidir. Buna karşın bu alanda gösterilen çabaların yeterli olmadığı anlaşılıyor.

Son zamanlarda şii sünni vahdeti doğrultusunda sarf edilen çabalardan biri de, Mısır müftüsü Şeyh Ali Cuma'nın yayınladığı bir fetva idi. Şeyh Ali Cuma bu fetvasında ehli sünnetin şii fıkhına göre dini ibadetlerini yerine getirebileceğinin caiz olduğunu belirtti.

  Mısırlı müftü fetvasının gerekçesi hakkında ise şu açıklamayı yaptı: Bazıları şii sünni ilişkilerini bozmaya ve müslümanların vahdetini baltalamaya ve böylece şom amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Bu yüzden ben bu fetvayı vererek şii fıkhına göre ibadet edilmesinin caiz olduğunu söyledim.

  Şii müslümanların İslam'ın ayrılmaz parçası niteleyen Şeyh Ali Cuma, şii müslümanların vahdet yolunda attıkları adımları hatırlatırken sözlerini şöyle sürdürüyor:

Vahabilerce desteklenen bazı devletler tüm çabaları ile şii sünni ilişkilerini bozmaya çalışıyor.

  Mısırlı müftü Şeyh Ali Cuma'nın dışında da bazı sünni alimlerin vahdete vurgu yaparken şii fıkhının dinamik ve zengin bir fıkıh olduğuna ifade ettiği anlaşılıyor. Nitekim Mısır'ın ünlü İslami üniversitesi el-Ezher şeyhi Mahmud Şeltut da uzun bir süre araştırma ve şii alimlerle görüşmelerinin ardından müslümanların şii fıkhına uymalarının caiz olduğunu açıkladı.

  Öte yandan bir çok şii ve sünni alim de şii veya sünni alime uymanın ve öbür mezhebin cemaat namazına katılmanın caiz olduğunu açıkladığı biliniyor.


Vahdet ne demektir ?

İmam Humeyni'nin Düşünce Yapısında Vahdet Kavramı

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)