• Nombre de visites :
  • 4025
  • 29/12/2008
  • Date :

Günaha Düşmemek İçin

ibadet

       

        Acaba neden günaha düşüyoruz? Bunu önlemenin kesin ve kolay bir yolu var mı? Bu konuda bilmediğimiz önemli bilgiler var mı?

     Ahlak âlimleri, insanı günah’a sürükleyen en önemli etkenlerin insandaki şehvet, gazap ve vehim güçleri olduğunu söylüyorlar.

       Şehvet gücü, insanı aşırı doymazlıklara ve fuhuş gibi kötü günahlara sürüklerken, gazap gücü, insanı zülüm gibi, diğer insanları rahatsız edecek günahlara sürüklüyor. Vehim gücü ise insandaki üstünlük isteğini yanlış yönlendirerek insanı kibir ve bencillik gibi büyük günahlara düşürüyor.

       Şimdi vereceğim örneğe dikkat edin: Su, insan dâhil, bütün canlıların hayatı için en gerekli kaynaklardan birisidir ama kontrolsüz bir sel haline geldiği zaman hayatın yok olmasına sebep oluyor dolayısıyla insanların bu yararlı maddeyi kontrol etmek için barajlar yaptığını görebiliyoruz. Bu barajların bir veya birkaç kapakçığı da vardır, aksi takdirde barajın arkasında biriken su, taşabilir ve aynı şekilde tahriplere yol açabilir, insanlar bu kapakçıkları gerek duydukları zamanlarda açarak barajın arkasında biriken suyu kontrollü bir şekilde serbest bırakıyorlar ve bu suyu kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanıyorlar.

       İnsan konusunda da aynı konu geçerlidir. Gazap duygusu insanın kendisini savunması için, şehvet duygusu ise insanın neslini devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz birer önemli parçadırlar ama aynı zamanda, kontrol dışı kaldıklarında birçok kötülüğe de yol açabilirler.

       Kısacası, temiz bir toplumda, güzel bir hayat yaşamak istiyorsak, sahip olduğumuz güçler ve içgüdülerimizi kontrol etmek zorundayız.

       İmam Seccad (as)’ın beş kişi ile arkadaşlık edilmemesi yönünde tavsiyelerde bulunduğu hadis kaynaklarında yer almaktadır; yalancı, günahtan çekinmeyen, cimri, ahmak ve akrabalık ilişkisini kesen kişi.

       Çözüm yolu:

        Günümüzde artık birçok günah sıradan bir iş haline gelmiş durumda ve maalesef insanların bu konuya olan hassasiyetleri gün geçtikçe azalıyor ama bütün asırlarda olduğu gibi asrımızda da temiz bir hayatı benimseyen ve kaliteli bir hayat yaşamak isteyen insanların sayısı az değil.

       Günahlardan nasıl kurtulabilir ve temiz bir hayatı benimseyebiliriz sorusuna cevap arayanlar aşağıdaki aşamaları geçirmek zorundadırlar.

      1- Günahları Bilmek.

     Günahlarla savaşmak, ancak onları iyice tanıyıp, etkilerini bildikten sonra gerçekleşebilir. Hangi fiilin günah, olduğunu hangi fiilin ise iyi olduğunu bilmeyen kişiler bilmeyerek bir ömür boyu günahların çevrelediği karanlık bir hayat geçirebilirler. Dolayısıyla her şeyden önce, hangi fiilin günah, hangisinin ise günah olmadığını bilmek zorundayız.

       2- Günahlardan kurtulmak.

      Günah olan fiilleri bildikten sonra yapılması gereken ilk iş, bu fiillerin yapıldığı ortamlardan uzak durmaktır. Bunun sebebi ise insanların inanılmaz derecede birbirinden etkilenmesidir. Sizin yanınızda içki içiliyor, kumar oynanıyor, birilerinin arkasından konuşuluyor veya kötü sözler sarf ediliyorsa zamanla siz de yanınızdaki insanlardan etkilenerek bu günahlara düşebilirsiniz.

       Diğer bir sebebi ise günah ortamında bulunmanın insanı bazen zorunlu olarak günaha sevk etmesidir; örneğin, yarı çıplak kadınların bulunduğu bir ortama gitmezseniz, gözünüze de yasak görüntüler görünmeyecektir veya gıybet edilen bir ortamda bulunmazsanız, kulağınıza da yasak sözler gelmeyecektir ve zihinsel olarak da çok rahat olacaksınız zira artık gözünüzü veya kulağınızı haramdan korurken için zorlanmayacaksınız, istemeyerek gördüğünüz veya duyduğunuz pis sahnelerin veya sözlerin etkisinde kalmayacaksınız ve zihninizi değerli işlere yönelik kullanacaksınız.

      Günahlarla savaşmanın diğer bir yolu ise günah ortamları yerine iyi ortamlarda bulunmaktır; örneğin herhangi bir günah ortamı yerine cami’ye gitmek, çocukların terbiyesiyle uğraşmak veya Allah’ın rızasını kazanacak başka bir alanda faaliyet göstermek.

       Genel bir değerlendirmeyle aslında insanı günah’a iten en büyük etken’in irade ve bilinç zayıflığı olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki, günah işleyen bir insan, iki şekilde günah’a düşebilir; birinci şekil, yaptığı o günahın aslında günah olmadığını düşünerek veya günah olduğundan haberdar olmayarak o günahı yapıyor. İkinci şekil ve en yaygın olan şekilde o fiilin günah olduğunu bilerek ama buna rağmen günahın cazibesi veya kişideki zaaf nedeniyle o günaha düşer.

      Her iki şekilde de aslında günaha yönelik bir bilgisizlik söz konusudur; yani ikinci şekilde bile kişi, aslında yaptığı fiilin ne denli kötü olduğunu bilmeyerek bu fiili yapıyor ve belki de kimin emrini çiğnediğinin farkında olsa, yaptığı işin ona nasıl bir şekilde döneceğini bilse veya günah anında neler kaybettiği ve neler kazandığını bilse asla o günahı aklından bile geçirmez ama kişinin, Allah’a olan kısır bakışı ve günahların hakikatini bilmemesi, sadece yüzeysel olarak bu fiilin yasak olduğunu bilmesi onu bu fiil ve görünen getirilerinden alı koymakta yetersiz kalıyor.

Kişinin kendisini günahın cazibesine kaptırmasının diğer bir sebebi ise günah ortamlarında bulunarak kendisi ve günah arasında herhangi bir engel bırakmamasıdır; böyle durumlara insanların günah hakkındaki bilinçsizlik de eklenince insanın günahlara karşı gelmesi bir o kadar zorlaşıyor.

      Günah ve etkiler konusunda bilinçlenmeniz adına birkaç soru sorma istiyorum.

        1- Neden kendimizi tanımalıyız?

       Sizce acaba kendimizi tanımalı mıyız? Ne olduğumuzu? Nerede olduğumuzu? Neden var olduğumuzu ve nereye gittiğimizi bilmek zorunda mıyız? Kendimizi tanımanın gerekliliği insanın aslında sandığından çok daha değerli bir varlık olması ve ancak bu bilinç’e vararak yapması gereken önemli eylemleri yerine getirdiğinde saklı. Diğer bir deyimle, insanoğlu her ne kadar kendi değeri ve sahip olduğu önemin bilincine varırsa ancak o kadar, ilerlemesi gereken yönde çaba harcar ve diğer boş işlerden uzaklaşır. Açık konuşmak gerekirse, ne olduğunu bilmeyen birisi, Allah’ın ona bahşettiği ömür’ü diğer hayvanlar gibi sadece yiyerek, içerek ve diğer zevklere dalarak geçiriyor ve vakti geldiğinde de bu dünyadan ayrılıyor. Ama kendisini tanıyan ve ne denli değerli olduğunun farkında olan bir insan asla değerli vaktini boş işlerle, sadece bu dünyaya hitap eden eylemlerle geçirmez ve tam aksine Allah’ın ona bahşettiği bu değerli nimetin her bir anını kendisine yakışır güzel amellerle doldurur ve vakti geldiğinde de bir insan’a yakışır bir şekilde rabbine koşar.

         2- Neden etrafımızdaki varlıkları tanımalıyız?

         Bunun nedeni de yine insanın kendi değeriyle bağlantılıdır. İnsanoğlu, varlığın özetidir ve ancak varlık ile birlikte hareket ettiği takdirde, ilahi bir görünüm alarak kemal’e ulaşabilir. Varlığı tanıması gerektiği de bu nedenledir. Diğer bir deyimle, insanoğlu, tabiat ve varlığa bakarak kemal’e ulaşmanın kuralını öğreniyor.

        3- Din’in insan hayatındaki konumu nedir?

        İnsanlar varlığın dilini bilmiyorlar, bu yüzden bir tercüman’a ihtiyaç duyarlar. Din ise varlığın tercümanıdır ve çok narin bir şekilde varlığı insan’a tanıtıyor. Din, tamamen insanı Allah’a kavuşturacak şekilde programlanmıştır.

        4- Sonumuzun nasıl olacağını bilmek insan’a diğer hayatından nasıl yardımcı olabilir?

Ahiret hayatı, insanın bir sonraki hayatıdır, sonsuz olarak devam edecek olan ve insanın güzelleştirmesi gereken ebedi bir hayattır. İnsan, bu dünyadaki hayatından sonra, nereye gideceğini ve buraya yönelik ne tür bir hazırlık yapması gerektiğini bilmelidir. Hangi insanlarla arkadaşlık yapması gerektiği ve ne tür işlerden kaçınması gerektiğini bilmek zorundadır.

        İnsanın günahlardan kurtulabilmesinin en önemli yollarından birisi, günah ortamını hayatından çıkarmasıdır.

    

     Allah'ı anmanın etkisi

        Allah’ı anmak, birçok olumlu etkiyi beraberinde getiriyor. Allah’ı anan insanlar, Allah’ı andıkları anda onu kalplerinde hissediyorlar ve kendilerini Allah’ın huzurunda görerek birçok kötülükten uzak duruyorlar ve ellerinden geldiğince iyi işler yapmaya çalışıyorlar.

       İmam Sadık (as) şöyle buyuruyor: Yabancı kadın’a bakmak (haram bakış), şeytan’ın zehirli oklarından bir oktur, ne çok kısa bir bakış vardır ki uzun bir hasreti peşinden sürükler.

İşte Allah’ı anan insanlar, ya kendilerini böyle ortamlardan uzak tutuyor ve böylelikle bu tehlikelere maruz kalmıyorlar ya da bu tür ortamlarda bulunmak zorunda kaldıklarında, Allah’ı anarak bakışları ve diğer eylemlerini günahlarla kirletmiyorlar.

     Ne yapmalı:

      1- Günah ortamlarından kaçınmak.

A: Gözlerin temiz tutulması. İnsanın gözü ile yapabileceği günah ortamlarından uzak durması, örneğin kadınlar ve erkeklerin karışık bir şekilde katıldığı toplantı ve benzeri ortamlardan kaçınması, göz zinası diye tabir edilen yasak kirli bakışlardan uzak durmasına yardımcı olacaktır; dolayısıyla bu tür ortamlardan kaçınarak elimizden geldiğince gözümüzü temiz tutmaya çalışmalıyız.

B: Kulakları korumak. Allahın yasakladığı sözleri duymamak için bu tür sözlerin sarf edildiği ortamlardan uzak durmak, her sağlıklı akıl’ın kaçınılmaz kıldığı bir korunma mekanizmasıdır. Başka insanların arkasından konuşulduğu ortamlar, küfür ve benzeri kötü sözlerin sarf edildiği ortamlar, dini değerlerin sözlü hakarete uğradığı ortamlar ve yasak müzikler gibi başka günahlara ortam hazırlayan ortamlardan uzak durmak, kendi değerini bilen ve bu değerin gereğini yerine getirmek isteyen her akıl sahibi insanın yapması gereken en basit korunma şeklidir.

C: Kötü arkadaşlardan uzak durmak. İnsanı günah ortamına sürükleyen arkadaşlar aslında insanın bir numaralı düşmanıdırlar ve bu tür insanlardan olabildiğince uzak durulmalıdır.

       İmam Seccad (as) beş kişi ile arkadaşlık yapılmaması gerektiğini söylüyor ve yalancı, günahlardan çekinmeyen, cimri, ahmak ve akrabalık ilişkisini kesen kişilerle arkadaşlık yapılmasından uzak durulmasını tavsiye ediyorlar.

       2- Günah düşüncesinden kurtulmak.

      Günah ortamlarından uzak durmak, insanın bu tür eylemleri düşünmemesine de sebep oluyor dolayısıyla olabildiğince günah ortamlarından uzak durmak, insanın düşünce sağlığı ve rahatlığı için oldukça önemlidir.

      3- Boş kalmamak.

      Yüce Allahın size sadece bir defalığına bahşettiği ve geri dönülmesi kesinlikle imkânsız olan vakit nimetinden olabildiğince yararlanmak ve günün 24 saatini en iyi şekilde değerlendirmek, akıl ve vicdanın açık bir dille ifade ettiği kaçınılmaz bir gerçektir. Boş kalmak, şeytan için ortam hazırlıyor ve şeytan, bu boşluktan yararlanarak değerli vaktinizi kendi istediği gibi doldurmanız için size yön vermeğe çalışıyor.

      İmam Ali (as) şöyle buyuruyor: Gerçekten bu nefis sürekli insanı kötülüğe sevk ediyor ve kendisini ona teslim edenler, onun yönlendirmesiyle günah’a yöneliyorlar.

      4- Oruç tutmak.

      Oruç tutmak, insanın hayvani ve şehvet gücünü zayıflatıyor ve buna bağlı olarak, günah düşüncesi de zayıflıyor.

        İmam Sadık (as) şöyle buyuruyor: Mide dolduğunda insan da isyan eder.

       Bunun diğer anlamı da budur: Doldurulmayan bir mide insanı Allah’a karşı kayıtsız olmaktan koruyor; aç kalmanın en güzel yolu ise oruç tutmaktır.

        Burada bunu da söylemek gerekiyor ki oruç tutmak, ancak insan’a zarar vermediği takdirde güzel bir eylem olarak değerlendirilebilir, aksi takdirde, insanın fizikine zarar veriyor veya günlük işlerine engel oluyorsa veya herhangi bir dini engel varsa kesinlikle iyi bir amel değildir ve tam tersine kötü ameller grubuna girer.

       İnsanın günah’ı tatmasına vesile olan arkadaşlar, aslında insanın düşmanıdırlar, dolayısıyla onlardan oldukça uzak durulmalıdır.

       5- Spor.

       Günlük spor, insanın sadece fiziki sağlığı için değil, psikoloji sağlığı ve buna bağlı olarak da maneviyatı için de çok önemlidir.

        İnsanın fiziğine zarar vermeyen sporlar, örneğin koşu ve kültürfizik hareketleri her gün sadece kısa bir süre yapıldığı takdirde insanın günlük hayat kalitesini önemli ölçüde etkiliyor dolayısıyla önemli düşünürler ve fikir adamları hiçbir zaman spor’u ihmal etmemişlerdir.

       Birkaç tavsiye:

Hiçbir günahı küçük saymayın.

Gün’e başlarken, gün boyunca kendisine karşı gelmeyeceğiniz yönünde Allah’a söz verin ve gün boyunca yaptıklarınızı dikkatlice gözetim altında tutun. Gün sonunda ise küçük bir hesap yaparak gün boyunca yaptıklarınızın değerlendirmesini yapın; yaptığınız işlerden memnun iseniz Allah’a şükredin ve kendinizi mükâfatlandırın ama yaptıklarınızın içinde yanlış ve kötü işler de görüyorsanız, kendinizi biraz daha zorlayın ve gerekirse kendinizi cezalandırın(makul bir ceza).

Hiçbir zaman, yüce Allah’ın huzurunda olduğunuzu unutmayın ve Allahın sizin yaptıklarınızı gördüğünü ve düşündüklerinizden de haberdar olduğunu unutmayın.

Her zaman Allah’tan yardım dileyin ve size, günahlardan uzak durmanız için yardım etmesini isteyin. Yüce Allah, şöyle buyuruyor: Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı.[1]

Yanlış alışkanlıklar yerine güzel alışkanlıklar edinmeğe çalışın, örneğin cemaat namazı, gece namazı, dua ve benzeri alışkanlıklar. Kuran, iyi amellerin zamanla kötülükleri temizlediğini söylüyor.[2]

Allahın Salih kullarının hayat serüvenini okumaya çalışın ve geçmişteki insanların hayatından dersler çıkarmaya çalışın.

Unutmayın ki hiçbir zaman, geç değildir, eğer geç olduğunu zannediyorsanız bilin ki bu, şeytanın bir tuzağıdır.


[1] - Nur 21.

[2] - Hud 114.

 


Günah İşleten Etkenler

Hakka Giden Yol

Cihad-ı Ekber, Nefisle Cihattır

İnançları Düzeltirsek Fesatlar da Azalır

Tövbe ve Nefsi Arındırma

Vuslat Yolları

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)