• Nombre de visites :
  • 2058
  • 5/11/2008
  • Date :

İmametin Seyrettiği Dört Dönem

imamet

1- Sessiz kalma veya yardımlaşma dönemi

      Yeni kurulmuş olan İslâm devleti, güçlü ve yaralı dış düşmanların ve de İslâm'ı daha kavrayamamış olan yeni Müslümanların varlığının göz önünde bulundurulmasıyla ikiliği ve kutuplaşmayı kesinlikle kaldıramazdı. Böyle bir toplumun alacağı en küçük darbe dahi düzeni tehdit etmeğe yetecekti. Öte yandan, gelişmeler sonucu ortaya çıkan haktan sapma da, İslâm mektep ve toplumuna karşı herkesten çok sorumluluk taşıyan ve can yandıran Ali (a.s) gibi birinin tahammül sınırını aşacak kadar bariz değildi. Belki de bu sebeplerden dolayıdır ki Peygamberimiz (s.a.a), bu mümtaz öğrencisine, gelişecek olaylar karşısında sabretmesini emretmişti.

     Bu dönem, Peygamberimizin (s.a.a) vefatından (h. 11) Hz. Ali'nin (a.s) hilafetine (h.35) kadar ki yirmi beş yılı kapsar. İmam Ali (a.s), Mısır halkına yazmış olduğu mektupta,[9] bu fetret döneminin başladığı günden itibaren içinde bulunduğu durumu şöyle açıklar:

"Bazı grupların İslâm'dan dönüp İslâm'ı yok etmek için davet başlattığını görünceye kadar gelişen olaylardan uzak kalmayı tercih ettim. İslâm ve Müslümanlara yardımcı olmadığım takdirde İslâm'da bir gedik açılacağından ve bir yıkım meydana geleceğinden korktum. Bunun doğuracağı zararların, halifeliği kaybetmekten daha büyük olduğunu gördüm... Neticede ayağa kalktım ve sorunları yok etmek için mücadele başlattım."

     Hz. Ali'nin (a.s) bu dönemdeki yirmi beş yıllık yaşamı, İslâm'a ve Müslümanlar toplumuna olan sevgi ve şefkatinden kaynaklanan etkin diyalog, destek ve yardımıyla geçmiştir. İmamın siyasî, içtimaî, askerî gibi alanlarda zamanının halifelerine kılavuzluk etmiş ve sorunların çözümü için öneriler sunmuş olması (ki Nehc-ül Belâğa, hadis ve tarih kitaplarında nakledilmiştir), İmamın bu yöntemi uyguladığına kesin delildir.

2- Hükümet dönemi

     Bu ikinci dönem, İmam Ali'nin (a.s) dört yıl dokuz aylık ve İmam Hasan'ın (a.s) da birkaç aylık hilafetinden ibarettir. İnkılâp temeli üzerine bina edilen bir hükümetin ayrılmaz yönü olan zorluklar, tenkitler ve sıkıntılara rağmen bu dönem, İslâmî hükümetin en parlak dönemidir. İslâm'ın insanî donanımlara dönük yaklaşım yöntemleri, mutlak adaleti ve muhtelif boyutlarının uygulanım ve gözetimi, tarihin hiçbir diliminde görülmediği kadarıyla tam bir kararlılık, netlik ve cesaretle uygulanmıştır.

      Bu dönem, sonraki iki asır boyunca imamların davet ve uğrunda faaliyet ettiği sosyal düzen ve hükümet için uygulanması gerekli bir model olmuştur. Şia ise değerli bir hatıra gibi onu anmış, kısa olmasından dolayı hayıflanmış ve sonraki düzenleri onunla karşılaştırarak mahkum etmiştir.

      Aynı zamanda, eğitilmemiş veya hakikatten saptırılmış toplum ve halk arasındaki inkılâbî ve tam anlamıyla İslâmî bir hükümetin durumunu gösteren eğitici bir ders ve tecrübe olmuştur. Bu sebeple imamlar, uzun vadeli yöntemlere, sıkı ve disiplinli eğitimlere ve de düzenli faaliyetlere yönelmek zorunda kalıyordu.

3- İslâm hükümeti kurmak için kısa vadeli faaliyet dönemi

      İmam Hasan'ın (a.s) yaptığı barış (h. 41 yıl) ile İmam Hüseyin'in (a.s) şahadeti (h. 61 yıl) arasındaki yirmi yıllık dönem. Barış olayından hemen sonra Şia'nın yarı gizli faaliyeti amelen başlamış oldu. Bu faaliyetle amaçlanan ise uygun bir zamanda Peygamber ailesini hükümete taşımaktı. Normal bir bakış açısıyla olaya yaklaşıldığında, bunun ulaşılmayacak bir amaç olmadığı anlaşılır ve hatta Muaviye'nin uğursuz yaşamının son bulmasıyla bu olasılık bir ümide dönüşebildi.

4- İslâm hükümeti kurmak için uzun vadeli plan ve çalışma dönemi

     Yaklaşık iki asırlık bir çalışma... Farklı aşamalarda kaydedilen başarı ve yenilgilerle, ideoloji çerçevesinde tam bir başarının kazanıldığı, zamana uygun yüzlerce taktikle zenginleştirilen ve de İslâm'ın mükemmel insanının ihlas, özveri ve yüceliğinin binlerce örneğiyle dolu yoğun bir çalışma dönemi.

  

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)