• Nombre de visites :
  • 3266
  • 20/2/2008
  • Date :

İlaçsız Tedavi

İlaçsız Tedavi

   Bazı kronik hastalıklar, belli bir kimyevî maddenin eksiklik veya yokluğu sebebiyle ortaya çıkar. Meselâ, dünya üzerindeki milyonlarca Parkinson hastasında dopamin eksikliği vardır. Dopamin, beyindeki elektrikî mesajları sinir hücreleri arasında ileten kimyevî bir maddedir. Bu yüzden Parkinson hastalarında vücuttaki kasların kontrolü yavaş yavaş kaybolur. Öte yandan yine milyonlarca şeker hastasının başı insülinle derttedir. Bilindiği gibi insülin, pankreasın kendisine verilen emirle ürettiği, kandaki şeker miktarını ayarlayan bir hormondur. Binlerce hemofili hastası da kanlarının pıhtılaşmasına sebep olan bir maddeden mahrumdurlar. Dolayısıyla küçük bir yaralanma bile kan kaybından ölüme sebep olabilir.

   Bahsettiğimiz bu hastalıklardaki ortak nokta şudur: Belirli kimyevî maddeleri salgılayan hücreler mevcut değildir veya mevcut olduğu halde düzenli vazife yapamamaktadır. Bu durum ise fizyolojik hasarlara, bazen de ölüme yol açmaktadır. Bu tip hastalıklara karşı geliştirilen yeni bir tedavi metodu, son yılların belki de en önemli tıbbî gelişmesidir. Canlı hücreler ve sentetik materyallerin bir araya getirilmesiyle inşa edilen biyohibritler, yani "biyolojik melez yapılar" birçok hastalığın tedavisinde yeni ufuklar açmaktadır.

   Günümüzde doktorlar, çoğu rahatsızlığı ilaçlar yardımıyla tedavi etmeye çalışmakta bazen cerrahi müdahalelerde bulunmakta ve organ nakilleri yapmakladırlar. Bahsettiğimiz biyolojik melez yapılar, yani kapsüllenmiş hücrelerle yapılan tedavi, klasik tedavilerin sebep olabildiği menfî yan tesirleri taşımaz. Aylarca, hatta bir yıldan daha fazla bir süre, bu kapsüller fonksiyon gösterebildikleri için, bu süre içinde sadece tek doz kullanmak da yeterli olmaktadır.

   Biyolojik melez yapıların, organ nakillerinde olduğu gibi, bir verici sıkıntısı yoktur. Yani bunların temini oldukça kolaydır. Sadece birkaç hücrenin mevcut olması yeterlidir, hatta bu hücreler çoğu zaman memeli hayvanlardan temin edilir. Ayrıca bu melez yapılar fizikî olarak bir kapsül içinde korundukları için bağışıklık sisteminin yabancı maddelere karşı yaptığı saldırılardan da mahfuz kalır ve bu saldırıları tesirsiz kılmak için ek olarak bazı ilaçların kullanılmasına da gerek kalmaz. Bu hücre kümeleri vücutta, belli bir rahatsızlık ortaya çıktığı zaman, gerçek organların yaptıkları gibi anında ve istenilen miktarda müdahalelerde bulunmakta, yani normal bir organa yakın fonksiyon gösterebilmektedir. Tabiî bütün bunlar Yaratıcı'nın, makro âlemde olduğu gibi mikro âlemde de ihdas ettiği kanun ve kaideleri araştırıp inceleyerek ve onlardaki İlâhî hikmetleri anlamakla gerçekleşmektedir.

   Bu tedavi metodunda kullanılan birkaç santimetre büyüklüğündeki kapsüller, kimyevî salgılar üreten canlı hücreleri, bağışıklık sistemine karşı kurşun geçirmez bir yelek gibi korurlar. Bu minicik harika paketlerin hususiyeti. duvarlarından bazı maddelerin geçmesine izin verirken bazılarına da engel olmasıdır. Hayatî Önemi olan oksijen ve besleyici maddeler vizesiz içeri girebilirken muafiyet sisteminin vurucu timlerine müsaade edilmemektedir.

 

İlaçsız Tedavi

  Biyolojik melez yapıların vücuda nakledilerek yerleştirilmesi çok kolaydır. Deri altında herhangi bir yere veya beyin gibi husûsî organlara konulması mümkündür. Bir silikonla bağlanan bu yapıların, hastalık iyileştikten sonra tespiti ve çıkarılması da güç değildir.

  Bu melez yapılar çok farklı büyüklüklerde olabilir. Makrokapsüller kalın bir ip parçası şeklinde, karın boşluğundaki sırların içine yerleştirilir. Kredi kartı gibi düz olan veya tesbih tanelerine benzeyen mikrokapsüller de mevcuttur,

Kapsülleri saran geçirgen zar, difüzyon yoluyla içerdeki maddeleri dışarı, dışardakileri de içeri iletir. Bu zarların geçirgenlik özellikleri, tedavi edilecek hastalığın hususiyetine göre değişir. Meselâ Parkinson hastalığı için zardaki delikler, 300 molekül ağırlığına göre ayarlanırken, hemofilide bu miktar 20.000 molekül ağırlığına tekabül etmektedir. Deliklerin büyüklüğü arttıkça, antikorların içeri sızma ihtimali de artmaktadır. (İmmün sistemdeki proteinlerin molekül ağırlıkları 160.000 ile 1.000.000 arasında değişmektedir). Vücudun farklı bölgelerindeki bağışıklık sisteminin hassasiyeti farklı olduğu için, husûsî kısımlara yerleştirilen kapsüllerin antikorlara karşı korunma özellikleri de farklı bir şekilde ayarlanmaktadır. Ayrıca muafiyet sisteminin yabanı maddeleri bir battaniye gibi sarıp yok etme özelliğine karşı da bu kapsüller yumuşak ve steril bir zar ile kaplanarak korunmaktadır.

   Kapsüllerin içindeki hücrelerin yaklaşık bir sene kandan aldığı besinlerle hayatiyetini sürdürdüğü tespit edilmiştir Eğer hastalık iyileşmeden bu hücreler ölecek olursa, doktorlar, bir iğne yardımıyla kapsülün iki yanındaki noktalardan içeriye yeni canlı hücreler aktarabilmektedirler.

   Bu tıbbî metotla alâkalı tecrübeler daha çok hayvanlar üzerinde yapılmıştır. Bahsettiğimiz biyolojik melez yapıları taşıyan kapsüllerin vücuttaki organlara zarar vermemesi için çalışmalar hâlâ sürmektedir. Çalışmalar başarıyla neticelenir ve gerekli hukukî şartlar da yerine getirilirse, insanlar üzerinde de tecrübelere başlanacaktır. Hekimler, özellikle gen teknolojisinin yardımıyla belli kimyevî salgılar üreten hücreler kullanarak, kapsüllere bile gerek kalmadan sara. siroz, kısırlık dahil birçok rahatsızlığın, ilaçsız veya cerrahî müdahalesiz tedavi edilmesinin mümkün olacağını düşünmektedir.

   Mehmet Güneş  

   Kaynak: Gunther, J. A.. "Treating Disease W ithout Drugs", Popular Science, May 1993, ss. 78-80.

 

Sağlık Bir Yaşam İçin

Yürümek sağlıktır!

İlaçları Dikkatli Kullanalım

Kan ver Uzun Yaşa

Ağrıyla baş etmenin 10 yolu

Sigarayı neden bırakmalıyım?

Kalp sağlığınız için nar suyu için!

Oruç ve Sıhhat

Nasıl Bir Uyku?

Beden Temizliği

Sosyal Çevre ve Sağlığımız

Hafızayı diri tutmanın incelikleri

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)