• Nombre de visites :
  • 679
  • 9/2/2013
  • Date :

Velayetçilik [2]

velayetçilik

Velayetçilik ve Akıl ve Yetki ile Uzlaşması

1-    Dinî demokrasi düşüncesinin bir bölümü olan Velayeti fakih kavramı sadece halk onu kabullenince ve halkın kabulü ile uygulanınca gerçekleşebilir. Çünkü Allah’ın hakimiyet hakkının- halk kabul etse de etmese de – sabit olduğuna göre, bu hak sadece halkın ona doğru eğilimi olunca pratikte gerçekleşebilir. Dinî düzenin genel olarak kurulmasında halkın kabul etmesi şart olmasından ilave, dîni demokrasi açısından millet kendi lideri yada veliyyi fakihi de seçme hakkına sahiptirler şöyle ki, millet bu makamın şartlarını ihtiva eden kişiler arasından birini seçebilirler. Elbette İslam Cumhuriyeti Anayasası’na göre bu seçim direk değil ve halkın seçtiği lideri seçen Bilginler Konseyi tarafından yapılır. Bu seçimlerde halk bir kişiyi seçiyor ve kendilerini onun fikrine tâbi görmektedirler. Liderin fikri ise elbette din ve İslami toplumun maslahatları çerçevesindedir.

2-    Velayeti fakih ve veliyyi fakihin emirlerine itaat etmek konusunda ilginç bir nokta da şudur ki, peki veliyyi fakihin fetvalarına itaat etmek sadece bir kişinin fetvalarına mı itaat etmek anlamındadır? Görüldüğü kadarıyla, bu itaat dine itaat etmektir; ancak bir kişi kendi uzmanlığına göre o dinin ilkelerini iyi biliyor. Başka bir deyişle, bu itaat kişiye değil uzmanlığa itaat demektir. Uzmana itaat etmek tabii ki akıl dışı ve insanın yetki ve iradesine aykırı değildir ve tam tersine tamamen akıl hükmüne itaat etmek demektir. Nasıl bir uzman dokturun düşüncesine itaat etmeyi iradesizlik ve akla teveccühsüzlük yada onu reddetmek gibi algılamıyorsak, bunun aynısı veliyyi fakih konusunda da geçerlidir. İnsan kendi irade ve yetkisiyle bir ilkeyi kabul eder ve ardınca yine aklın hükmü ve kendi yetkisini kullanarak bu kabul etmenin sonuçlarını da kabul eder.

3-    Zihninize gelebilen başka bir konu ise liderin fikirlerine karşı olmak konusu olabilir. Bu konuda teveccühe layık bazı noktalar vardır ve onların tartışılması zihninizdeki bazı sorularınıza cevap verebilir.

Liderin fikirlerine karşı olmak olayı iki çeşit olabilir:

A)    İnançsal muhalefet (gönülden olarak); yani bir kişi kendi inancına ve bakış açısına göre onu kabul etmeyip doğrulamıyor. Din, kanun ve akıl açısından böyle bir muhalefet suç sayılmaz  çünkü her kesin kendine özgü düşünce sahibi olmaya haklıdır ve imkan dahilinde bu düşünceleri uzmansal merkezlere de sunabilir.

B)    Pratikte muhalefet; bu çeşit muhalefet haramdır ve din, kanun ve akıl açısından suç sayılır. Bunun nedenini şöyle açıklayabiliriz: veliyyi fakihin hükmü onun Velayeti alanında olan herkes için-kabul eden yada etmeyen- ve hatta kendisi için de geçerli ve İslam açısından ise uygulanması gereklidir; çünkü başkalarının pratikte muhalefet etmeleri olanağı ile Velayetin verilmesi kargaşa ile sonuçlanır. Halbuki toplum ve hükümet konularında birlik ve düzene ihtiyaç vardır ve hiç bir kanun yada siyasal düzen-dinî yada din dışı- kargaşa, düzensizlik ve kanundışı davranmayı tahammül edemez.


Velayetçilik [1]

Velayet-i Fakihe Dayalı Siyasal Düzen [1]

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)