• Nombre de visites :
  • 1182
  • 23/12/2012
  • Date :

Velayet ve Merciiyet

velayet ve merciiyet

Önceden de söylendiği gibi değerli İslam Peygamberi (s.a.a) başlıca üç makama sahipti:

1- İlahi ayetleri tebliği etmek, şer’i hükümleri ulaştırmak ve insanlara hidayet etmek.

2- İhtilaflı hususlarda ve halk arasındaki düşmanlıkları gidermekte yargılama.

3- İslami toplumun yöneticilik ve idaresi

Hakeza belirtildiği üzere bütün bu makamların tümü bazısı zikredilen rivayetler deliliyle fakih içinde sabittir ve onlar da şu üç makamın sahibidir:

1- İnsanlara ilahi tümel hükümleri beyan etmek, fetva vermek ve onlara bu açıdan kılavuzluk etmek.

2- Düşmanlıkları gidermek, hakemlik ve yargı.

3-Velayet ve yöneticilik[1]

Şii kültüründe merciiyet fetva vermek ve velayet makamının karışımıdır. Büyük merciler hem ilahi tümel hükümler hususunda insanları irşat etmekte ve hem de toplumsal tikel konularda onların yöneticiliğini üstlenmektedir. Bazen yargı işlerine de bakmaktadırlar.

Ama ifta (fetva vermek) ve velayet makamını ayırt ederek sadece birincisi hakkında merciiyet kavramını kullanıyoruz. Burada şu bir kaç soruyla karşı karşıya bulunmaktayız:

1-Acaba merciiyetin rehberden ayırt edilmesi caiz midir? Yani birisi ilahi tümel hükümlerde insanların müracaat ettiği bir makam olur, diğer ise toplumun idaresini üstlenebilir mi?

2-Ayırt edilebildiği varsayımıyla rehberin  ve mercilerin birden fazla oluşu caiz midir? Her ikisinde vahdet ve birlik gerekir mi? Veya aralarında bu açıdan bir farklılık söz konusu mudur?

3-Rehberlik ve merciiyetin ayırt edilmesi varsayımınca bireysel ve toplumsal hükümlerin tümünde rehber dışında birini taklit etmek mümkün müdür?

Hüküm ve Fetva

Söz konusu sorulara cevap vermeden önce fetva veren kimsenin işi olan fetva kavramı ile rehber tarafından verilen hükmü açıklamak için kısa bir bilgi vermek gerekir.

Müctehid bir konuda ilahi tümel bir hükmü bulmaya çalışırken dini kaynaklara müracaat eder ve istinbat için var olan özel metotlardan istifade ederek söz konusu hükmü elde eder ve mukallitlerine sunar. Bu fetva diye adlandırılmaktadır. O halde fetva bir konudaki dinin evrensel hükmünü dini kaynaklara müracaat ederek ve istinbatın bilinen metotlarından[2] faydalanarak elde etme biçimidir.

Rehber ilahi tümel hükümlere ve İslami sistemlere teveccüh ederek ve mevcut şartlara dikkat göstererek özel bir meseleye oranla herkes için veya bir grup ve hatta bir şahıs için belli bir görev belirlediği taktirde bu işe hüküm denmektedir. O halde hükümde, ilahi tümel hükümlere, İslam’ın evrensel ve kalıcı ülkülerine teveccüh edildiği gibi özel şart ve durumlar da göz önünde bulundurulmaktadır. Bu durum değişmediği müddetçe de rehber veya yerine geçen şahıs tarafından dikkate alınır.

Elbette şeriat sahibi açısından ilahi hükümlere ve şartları haiz fakihin fetvasına itaat etmek rehber ve veli-i emrin hükümlerine uymak gibi lazım ve meşru bir iştir.[3] Şu farkla ki fakihin fetvası bizzat kendisi ve mukallidleri için uyulması gereken bir husustur. Ama herkes rehberin hükmüne itaat etmek zorundadır.


[1] Bu kitap velayet-i fakihin delilleri konusu, nakli delil.

[2] İmam Humeyni (r.a) bu metotları “İçtihad-i Cevahiri”‌ veya “Fkh-ı Sünneti”‌ olarak adlandırmıştır. (bak. Mehdi Hadevi Tahrani, Fıkh-i Hükümeti ve Hükümet-i Fıkhi, İmam Humeyni ‘nin vefatının 5. Yıl dönümü münasebetiyle risaletin özel eki, s. 10-11, Hurdad, 1373. Madde)

[3] Bu yüzden bazen şöyle denmektedir: Şer-i Hükümler iki kısımdır:

1-İlahi hükümler

2-Velayet ile ilgili hükümler

Birincisi dini sabit ve dtümel hükümlere ve fetvaları, ikincisi ise rehber tarafından verilen hükümleri ifade etmektedir.

Velayet-i Fakih ve İslami Devlet

Velayet-i Fakih ve Medeni Toplum

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)