• Nombre de visites :
  • 2282
  • 10/11/2012
  • Date :

PEŞAVER GECELERİ:Beraet Suresinin Mekke Halkına Tebliğ Edilmesinde Ebu Bekr’in Azledilip Ali’nin Nasbedilmesi

peşaver geceleri:beraet suresinin mekke halkına tebliğ edilmesinde ebu bekr’in azledilip ali’nin nasbedilmesi

ONUNCU OTURUM

Ehl-i Sünnet Alimlerinin Ameli İlginçtir

Ama sizin alimleriniz ne ilginçtir ki dört mezhep imamlarına ve diğerlerine itiraz etmemekteler. Ebu Hanife su olmadığında nebiz ile abdest alınmasını emredince Şafiiler, Malikiler ve Hanbeliler itiraz etmiyorlar veya imam Ahmed Allah’ın görülmesini söylediğinde veya sarığa meshetmeyi câiz bildiğinde diğerleri onu eleştirmiyorlar. Hakeza neden onların, yolculukta parlak oğlanları nikah etmek, kurumuş pisliğe secde etmek, cinsel organını sararak annesi ile cinsel ilişkide bulunmak ve benzeri birçok ilginç fetvaları eleştirilmemektedir?!!

Ama Ehl-i Beyt (a.s) imamlarından birinin Kerbela toprağına secde edilmesinin fazilet ve sevabının olduğunu söyleyince feryat ediyor ve Şii Müslümanları putperest sayıyorsunuz, kardeş öldürme savaşı çıkarıyorsunuz, yabancıların Müslümanlara musallat olmaları için bu amelinizle onlara yol açıyorsunuz!

Yürek acımız çoktur, ama sözü burada bırakıp asıl konuya dönelim. Bizim mazlumca feryadımız kıyamette Peygamber (s.a.a)’in karşısında etkili olacaktır.

Ayrıca yaş açısından büyük olduğu için Ebu Bekir’in hilafete daha layık olduğunu söylemeniz çok ilginçtir. Maalesef önceki geceler kesin akli ve nakli delillerle, icma ve yaş büyüklüğü delilini batıl etmiş olduğum halde yeniden konuyu gündeme getirdiniz. Toplantının vaktini almak istiyorsunuz, önceki geceler yeterli açıklamada bulunmama rağmen yine de sizi cevapsız bırakmak istemiyorum. Nasıl olur da insanlar siyaset için yaşın büyük olması gerektiğini anlamışlar da, haşa Allah-u Teala ve Peygamber’i bunu anlamamışlar ve bu yüzden de Beraet (Tevbe) suresinin ilk ayetini tebliğ etme görevini Ebu Bekir’den alarak genç olan Ali’ye vermişlerdir!!

Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Af edersiniz yine sözünüzü kestim, bu olayı müphem bırakmayınız, geçen geceler de bu konuya değindiniz. Lütfen şimdi söyleyin Peygamber (s.a.a) nerede ve niçin Ebu Bekir’i (r.z) bu görevden alarak, Ali’ye (k.v) havale etmiştir? Çünkü biz buradaki alimlerimize sorduğumuzda “önemli bir iş değildi”‌ açık bir cevap vermediler. Lütfen muammanın çözülmesi için apaçık beyanda bulununuz.

Beraet Suresinin Mekke Halkına Tebliğ Edilmesinde Ebu Bekr’in Azledilip Ali’nin Nasbedilmesi

Davetçi: Şii ve Sünni bütün tarihçilerin rivayet ettiğine göre Kur’ân-ı Kerim’in 9. suresi olan Beraet suresinin ilk ayetleri nazil olunca Peygamber (s.a.a) Ebu Bekir’i çağırarak Beraet suresinin ilk 10 ayetini ona verdi ve Mekke’de Hac mevsiminde, Mekke halkına okumasını emretti. Ebu Bekir yoldayken Cebrail nazil olarak Peygamber (s.a.a)’e şöyle dedi:

“Allah-u Teala sana selam ediyor, senin risaletini ancak sen veya senden olan birisi eda edebilir.”‌

Bu yüzden Peygamber (s.a.a) Hz. Ali (a.s)’ı çağırdı ve O’nu bu büyük işle görevlendirerek şöyle buyurdu:

“Git Ebu Bekir’i nerede görürsen Beraat ayetlerini ondan al, kendin Mekke’ye götür ve Mekke müşrikleri için kıraat et.”‌

Hz. Ali hemen hareket ederek Zi’l- Huleyfe’de Ebu Bekir’e ulaştı, ona Peygamber (s.a.a)’in mesajını iletti. Ayetleri ondan alarak Mekke’de Peygamber (s.a.a)’in risaletini tebliğ etti. Ayetleri Mekkelilere okudu ve sonra Medine’ye dönerek Peygamber (s.a.a)’in huzuruna vardı.

Nevvab: Bu olay bizim muteber kitaplarımızda yer almış mıdır?

Davetçi: Arz ettim ki bu konuda ümmet icma etmiştir. Şii ve Sünni tarihçiler bu olayı ittifak halinde kaydetmişlerdir. Ama emin olmanız için şu anda aklımda olan birkaç kitabı sizlere aktarayım ki gerçekler açıkça ortaya çıksın.

Buhari Sahih c. 4 ve 5’de, Abdi Cem’un- Beyn’es- Sihah’is-Sitte c. 2’de, Beyhaki Sünen s. 9 ve 224’de, Tirmizi Cami’ c. 2 s. 135’de, Ebu Davud Sünen’de, Harezmi Menakıb’da, Şevkani Tefsir c. 2 s. 319’da, İbn-i Meğazili Fezail’de, Muhammed bin Talha Metalib’us- Süul s. 17’de, Şeyh Süleyman Belhi Yenabi’ul- Mevedde 18. Bab’da, (muhtelif yollarla Ehl-i Sünnet alimlerinden naklen), Taberi Riyaz’un- Nazre s. 147’de ve Zehair’ul- Ukba s. 69’da, Sibt bin Cevzi Tezkire s. 22’de, imam Nesai Hasais’ul- Alevi s. 14’de (bu Bab’da altı hadis rivayet etmiştir), İbn-i Kesir Tarih-u Kebir c. 5, s. 38 ve c. 7, s. 357’de, Askalani İsabe c. 2, s. 509’da, Celaluddin Suyuti Dürr’ul- Mensur c. 3, s. 208 Beraat süresinin ilk ayetinin tefsirinde, Taberi Cami’ul- Beyan c. 10. s. 41’de, imam Sa’lebi Keşf’ul- Beyan’da, İbn-i Kesir Tefsir, c. 2, s. 333’de, Alusi Ruh’ul- Meani c. 3, s. 268’de, İbn-i Hacer Savaik s. 19’da, Heysemi Mecme’uz- Zevaid c. 7, s. 29’da, Muhammed bin Yusuf Kifayet’ut- Talib’in 62. babının125. sayfasında (Ebu Bekir’den, Hafız Ebi Naim’den, Hafız Dimaşki’nin Müsned’inden farklı yollarla müsned olarak naklen), imam Ahmed Hanbel Müsned c. 1, s. 3 ve 101’de, yine c. 3, s. 283’de, yine c. 4, s. 164’de, Hakim Müstedrek-i Kitab-i Meğazi c. 2, s. 51’de, yine aynı kitab c. 2, s. 331’de, Mevla Ali Muttaki Kenz’ul- Ummal c. 1, s. 246 ila 449’da ve c. 6, s. 104 Fezail-u Ali’de, tevatür olarak bu olayı rivayet etmiş ve sıhhatini onaylamışlardır.

Seyyid Abdulhayy: Peygamber (s.a.a)’in bütün fiil ve sözleri Allah-u Teala tarafındandır. O halde neden önce bu görevi Ali’ye (k.v) vermedi de Ebu Bekir’e verdi ve sonra da Allah’ın emriyle Ali gidip Ebu Bekir’i yolun yarısından geri çevirdi?

Davetçi: Bu olayın asıl sebebi noktasında kitaplarımızda hiçbir sebep beyan edilemediği için, biz de bir şey demiyoruz. Ama şahsi görüşüme göre bu olay da Hz. Ali (a.s)’ın makamını başkalarına ispat etmek için gerçekleşmiştir, ki siz de 1340 yıl sonra kalkıp siyaset ve yaş büyüklüğü sebebiyle Ebu Bekir’in hilafete daha layık olduğunu söylemeyesiniz. Eğer başta bu görevi Ali (a.s)’a vermiş olmuş olsaydı, sıradan bir iş sayılırdı ve sizler için bu hadis sebebiyle Ali (a.s)’ın faziletlerini ispat edemezdik. Sizler Hz. Ali’nin hilafet makamındaki faziletini ispat eden her hadisi, soğuk tevillerle çok gülünç de olsa tevil ediyorsunuz.

İşte böylece Hz. Ali (a.s)’ın, yaşı küçük olmasına rağmen diğer yaşı büyük kimselerden daha faziletli ve öncelikli olduğu anlaşılmış oldu.

Hz. Peygamber (s.a.a) ilk önce ayetleri Ebu Bekir’e teslim ediyor, Ebu Bekir yola düştükten sonra Hz. Ali (a.s)’ı onun ardından göndererek o ayetleri andan alıp kendisinin o mesajı iletmesini istiyor, Ebu Bekir bu işin sebebini Peygamber (s.a.a)’den sorunca, Allah-u Teala tarafından bu işle görevlendirildiğini, kendisinin veya kendisinden olan birinin bu mesajı halka iletmesinin gerekliliğini beyan ediyor. Binaenaleyh Ebu Bekir’in yolun yarısından döndürülerek bu görevden azledilmesi ve Hz. Ali (a.s)’ın bu görevi üstlenme makamına atanması, O’nun diğer kimselerden daha üstün ve daha öncelikli olduğunu ispat etmektedir.

Hakeza bu olay, Allah-u Teala’nın risaletinin, yani nübüvvet ve hilafetin, yaşlılık ve gençlikle ilgisi olmadığını ispat etmektedir. Kısacası burada kıldan ince binlerce nükte vardır.

Eğer Ebu Bekir’in ilk halife olmasının nedeni siyasetçiliği ve yaşlılığı olmuş olsaydı, böylesine mukaddes bir işten alı konmazdı. Çünkü risalet tebliği sadece Peygamber (s.a.a)’e ve Peygamber (s.a.a)’in halifesine özgüdür.

Seyyid: Bazı rivayetlerde Ebu Hureyre’den şöyle nakledilmiştir: “Ali (k.v) Ebu Bekir’le (r.z) birlikte Mekke’ye gitmekle görevlendirildi. Ebu Bekir insanlara hac merasimini öğretecek, Ali de Beraat suresini kıraat edecekti. Dolayısıyla her ikisi de risaleti tebliğ etmede eşit konumdadır.”‌

Davetçi: Evvela; bu rivayet Ebu Bekir taraftarlarınca uydurulan bir rivayettir. Çünkü başkaları bunu rivayet etmemiştir. Ayrıca Ebu Bekir’in azledildiği ve Ali (a.s)’ın bu risaleti tebliği için gönderildiği hususunda ümmet ittifak etmiştir. Dost düşman herkes, Sihah ve Müsnedlerde, tevatür haddinde bunu kaydetmiştir. Şüphesiz tevatür haddine varan birçok sahih hadislere dayanmak, ümmetin ittifak etmiş olduğu bir konudur. Eğer haber-i vahid olan bir rivayet birçok sahih rivayetlerle çelişirse, hadisçiler ve usulcülerin kaidesi gereği onun terk edilmesi gerekir. Bu haber-i vahid sahih bile olsa zanna dayanır. Dolayısıyla zanna dayanan bir hadise isnat edip malum olan bir hadisi terk etmek câiz değildir.

Dolayısıyla Ebu Bekir’in azledilmesi, Ali (a.s)’ın bu işle görevlendirilmesi, Ebu Bekir’in hüzün içinde Medine’ye geri dönmesi, Peygamber (s.a.a)’in onunla konuşup kendisine teselli vermesi ve Allah’ın emri olduğunu söylemesi kesin hususlardandır.

Ayrıca bu olay öncelik hakkının yaşla bir ilgisinin olmadığını da ispat etmiştir. Akli ve rivai deliller ümmet arasında öncelik hakkının ilim, bilgi ve takva ile olduğunu göstermektedir. İlim, fazilet ve takva açısından üstün olanlar toplumda öncelik hakkına sahiptir. Nitekim O Hazret de şöyle buyurmuştur: “İnsanlar ölüdür, ilim ehli ise diridir.”‌

Peygamber (s.a.a) işte bu yüzden Ali (a.s)’ı diğerlerinden öne geçirerek şöyle buyurmuştur. “Ali benim ilim kapımdır.”‌ O halde Peygamber (s.a.a)’in ilim kapısı diğerlerinden daha üstün ve öndedir.

Elbette Peygamber (s.a.a)’e itaat etmede sebat gösterenler, faziletli kimselerdir. Biz de sahabenin faziletini inkar etmiyoruz. Ama onların fazileti asla Peygamber (s.a.a)’in ilim kapısıyla mukabele edemez. Zira O’nun makam ve mertebesi üstünlük-yücelik makamıdır.

Eğer sahabeden birisinin öncelik hakkı olmuş olsaydı, Peygamber (s.a.a) ümmete ona uymasını emrederdi. Şüphesiz bu tür İlahi emirlerin yaşlılık ve gençlikle bir ilgisi yoktur. Allah-u Teala kimi bu makama layık görürse genç veya yaşlı, ümmete ona itaat etmeyi emreder.


PEŞAVER GECELERİ:Kerbela Toprağının Özellikleri ve Resulullah (s.a.a)’in Beyanı

PEŞAVER GECELERİ:Ehl-i Sünnet Alimleri ŞiilerleYardımlaşmayı İstemiyor

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)