• Nombre de visites :
  • 2373
  • 27/8/2011
  • Date :

Nehcül-Belağaya göre Din ve İman -2

nehcül-belağaya göre din ve iman

* İman gönülle tanımak, dille ikar etmek, aza ile de kullukta bulunmaktır.

* Bir bölük halk sevap için Allah'a kulluk eder; bu kulluk, tacirlerin kulluğudur. Bir bölük de Allah'a korkudan kulluk eder, bu da kölelerin kulluğudur. Bir bölükse, Allah'a şükrederek kullukta bulunur; işte hür kişilerin kulluğu budur.

*Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ı, yapmayı iyice dilediğim şeyleri yapmamakla, bağladığım düğümleri çözmekle tanıdım.[1]

* Allah imanı şirki temizlemek, namazı ululuğu bırakmak, zekâtı rızka sebep olmak, orucu kulların ihlâsını sınamak, haccı dîni kuvvetlendirmek, savaşı, İslâm'ı yüceltmek, doğruyu buyurmayı halkı düzgün bir hâle sokmak, kötülükten nehyetmeyi, kötü kişileri fenalıktan çekmek, yakınlarla buluşup görüşmeyi, onları görüp gözetmeyi, Müslümanların sayılarını çoğaltmak, kısâsı onları korumak, ahitleri yerine getirmeyi, haram olan şeylerin ne kadar kötü olduğunu anlatmak için emretti. İçkiyi aklı korumak, hırsızlığı temizliği bildirmek, zinayı soyu-sopu gözetmek, livâtayı nesli çoğaltmak için nehyetti. Tanıklıkta bulunmayı kulların haklarını yerine getirmek için buyurdu. Yalanı bırakmayı gerçeğin yüceliğini bildirmek için emretti. Selâm vermeyi zarardan, korkudan korunmamız, İmameti ümmetin düzenini sağlamak, imama itaat etmeyi de imameti ululamak için emir buyurdu.[2]

(Kaderden sorulunca buyurdular ki:)

* Kapkaranlık bir yoldur, gitmeyin o yola. Pek derin bir denizdir, dalmayın o denize. Allah'ın sırrıdır, uğraşmayın onunla.

(Birisi, Şam'a gidişiniz Allah'ın kazâ ve kaderiyle değil midiydi diye sorunca bu soruya uzun uzun cevap verdiler. Bu arada buyurdular ki:)

* Yazık sana, sen kazâyı yerine gelmesi, kaderin mutlaka olması gerekli sanmadasın. İş böyle olsaydı sevap ve ikab batıl olur, vaat ve vaadin ortadan kalkması icâb ederdi. Oysaki noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, kullarını yapacakları işlerde muhayyer bırakarak emretmiş, kötülüklerden çekinmelerini bildirerek nehyetmiştir. Emir de, nehiy de, kulun ihtiyârını ortadan kaldırmamış, kudretini yok etmemiştir. Onlara kolay olanı teklif etmiş, zor olanı buyurmamıştır. Az iyiliğe çok sevap vermiştir. Kul mağlûp olarak isyan etmez; mecbur olarak itaatte bulunmaz. O peygamberleri bir oyun için göndermemiş, kitabı abes olarak indirmemiş, gökleri ve yeryüzünü, ikisi arasında yaratılanları boş yere yaratmamıştır. "Bu, kâfir olanların zannı. Artık vay haline kâfirlerin ateşten."(38, Sâd, 27).

Ebu-Câ'fer Muhammed b. Aliyy'il-Bâkır aleyhimes-selâm'dan rivâyet edilmiştir. Buyurmuşlardır ki:

* Yeryüzünde Allah azabından iki aman verdi; biri kaldırıldı; öbürüne yapışın. Kaldırılan aman Allah'ın salâtı o'na ve soyuna olsun, Resulullahtı, Duran, kalan amansa istiğfardır. Allah Teâlâ "Sen, onların içinde oldukça onları azaplandırmaz ve gene yarlıganma dilerlerken, Allah, onlara azap vermez" buyurmuştur. (8, Enfâl, 33).

* Tam fakih o kişidir ki insanları Allah'ın rahmetinden ümitsiz hâle düşürmediği, Allah'ın lütfünden onları ümitsiz etmediği gibi Allah'ın mekrinden de onları emin etmez.

* İnananların zanlarından sakının; çünkü yüce Allah gerçeği onların dillerine ilhâm eder.[3]

* Kur'an'da sizden öncekilere ait olaylar, sizden sonraki zamanlara ait haberler, aranızda cârî olacak hükümler vardır.

* İnananın yüzünde güleçlik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü her şeyden geniştir, nefsi her şeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı gussası uzundur, düşünmesi derin. Susması fazladır; vakti yoktur. Çok şükreder, çok sabreder. Düşünceye dalmıştır, ihtiyâcı olanları görünce kendi ihtiyâcını hatırlamaz bile. Huyu güzeldir, geçinmesi hoş ve yumuşak. Şeref ve din bakımından serttir, huy bakımından kuldan alçak.


[1] - Mevlânâ, "Mesnevî"nin 3. cildinde H. Emir'in bu kelâmlarına işaret ederler (Reynold A. Nicholson basımı 1929, s.255-256; beyt. 4462-4472).

[2] - Emir'ül-Mü'minin (a.s), bu sözlerle emir ve nehiylerin teşri'i hikmetlerini beyan buyurmaktadırlar.

[3] - "İnananın anlayışından sakının; çünkü o, Allah nûruyla bakar, görür." (Hadis, Künûz'ül-Hakaaık, 1, s.8).

Nehcül-Belağaya göre Din ve İman -1

Nehcül-Belâğanın İbadet Anlayışı -1

Nehcül-Belâğanın İbadet Anlayışı -2

Kuran ve Nehcül Belağaya göre Dünyanın değeri -1

Kuran ve Nehcül Belağaya göre Dünyanın değeri -2

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)