• Nombre de visites :
  • 805
  • 7/12/2010
  • Date :

İslam"ın Ekonomik Düzeni-2

islamın ekonomik düzeni

4-     İslam’da İş ve İşçinin Önemi

Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki:

“Ben işçinin elini öpüyorum. Esnaf, Allah’ın habibidir. Emin tacir ve doğru konuşan müslüman kıyamet günü şehitlerle beraberdir.”

Bu hususta imam Humeynî'nin 11 Ferverdin 1358'deki konuşmasından derleme:

"İş, Hak Teala’nın cilvesine benzer. Allah-u Teala, işin mebdesidir. Ülkelerin işleri işçi ve çiftçiler eliyle idare edilmektedir. İslam, siz (işçi ve çiftçiler) için çok değer vermiştir... İş ve işçi, tabiattan önceki bütün âlemlerde (olduğu gibi) tabiattan sonraki bütün âlemlerde de mevcuttur... Âlemlerdeki bütün varlıklar, işten var olmuştur... İş âlemin bütün işlerinde dehaleti olan varlığa benzer... Gayb âleminin varlıkları, gaybî çalışmalarla tahakkuk bulmuştur..."

5-     İslam Açısından İşin Şartları

İslam açısından her iş ve iktisadi bir amel, meşru olmalıdır. Yani insanlar için yararlı olmalı ve hiçbir kimseye zarar vermemelidir. Çünkü İslam’da zarar ve ziyan yoktur. İslam hükümetinde İmam ve Velayet-i Fakih, insanların maslahatına aykırı olan her işin önünü alabilir. Mesela halkın sıhhatine bir zarar dokunmaması ve çevrenin havası kirlenmemesi için şehirlerdeki tuğla ocağının çalışmasının önünü alabilir veya vergi almakla servetin temerküz etmesine (yığılmasına) mani olabilir. İslam bu şartlarla Müslümanları başkalarına zarar ve ziyan vermeden helal bir mala ulaştırmak için onlara doğru bir yol çizmiştir.

Bir taraftan da, insanlardan, güçleri miktarınca çalışıp çaba sarf etmelerini ve işleri güzel yapmalarını istemektedir. Çünkü işin neticesi, sadece insanın kendisine değil belki topluma da aittir. Elbette İslam, sermayedarlık rejimi gibi insanı bir mekanik araç yapmak istemiyor. Belki tüm gücünü kullanmak, iman ve ahlak ışığında kendi ihtiyaçlarını gidermek ve toplumun ve kendi kardeşlerinin zorluk ve sorunlarını gidermek için insanı çalışmanın semeresinden alı koyan ve neticede toplumu ve ümmeti daha fazla çalışıp çaba göstermekten mahrum bırakan Marksistlik rejiminin aksine, insana özgürlük vermektedir. Hâlbuki bütün insanlar, tabii olarak cismi ve fikri kudret açısından birbirleriyle farklıdırlar. Eşit hukuk vermekle güçlü kimselerin faaliyet ve işe olan alakaları ve onlarla başkaları arasındaki olan rekabet ve çok çalışmak hissi oldukça azalmaktadır ve toplumun üretimine hayli bir zarar vermektedir. Nitekim bu eşitlik Rusya’da iktisat çarkının felç olmasına sebep oldu. Çok az bir müddetten sonra üretim işlerinde noksanlık ve eksiksizliğe duçar oldu. Stalin 1931 yılındaki bir konferansında şöyle dedi:

“İlerleme seyrinde, işin metodundaki hatalarımızı ve ondaki vücuda gelen ihmalkârlık ve gevşekliği anlamış olduk.”

Daha sonra şöyle ilave ediyor: “Eğer kendimiz için sanaî kudret vücuda getirmek istesek, ücretin yapılan işe göre tayin edilmesi gerekir, işçinin ihtiyacı miktarınca değil.”[1]

Komünizm partisi, görüşünü, Mark’sın şu meşhur nazariyesinden; “Herkesin ücreti onun ihtiyacı miktarıncadır” değiştirdikten sonra 1936 yılında işçiler hakkında şu kanunu resmen ilan etti: “Her şahıs, gücü miktarınca çalışmalı ve yaptığı iş miktarınca çalışmalı ve yaptığı iş miktarınca ücret almalıdır.[2]

Lenin de bu hususta Mark’sın sözünü, yaşam için muhalif bilip onu reddetmiştir.[3]


[1] - "Eş-Şuyuiyye el-yevm ve ğeden",Dr. Ahmed, Dr. Hasan, Ustad Celaleddin Farsi, Dr. Zekeriyya İbrahim, Üstad Mahmed Akkad... Bas. Beyrut, Darü'l-Türas'il-İslamî, 1947, S. 188.

[2] - "Hukuk-u Karger, ez Didgah-i Sermayedari, Komünizm ve İslam", Bakır Şerif el-Karaşî

[3] - Ed-Düstur'us-Sovyetî, S.103

İslamın Ekonomik Düzeni-1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)