• Nombre de visites :
  • 1817
  • 26/9/2009
  • Date :

Kızıl Destan

kızıl bayrak

       Allah’ın adıyla

        Bütün yaratılmışlardan ve yaratılacaklardan üstün olan varlıklar ; Allah’ ın nuruyla yaratıldığı vakit , o ondört nur beliriverdi ; nasıl bir alem olduğu bilinmeyen bir mekanda…Yeryüzünün en parlak ondört yıldızı.Kalbimin en hızlı on dört çarpış sesi. Günler arasında en çok ışık saçan on dört gün. Geceler arasında en çok aydınlık saçan on dört ay. Kahhar olan Allah ‘ın en güzel on dört tecellisi.Hayata desen ve mana kazandıran on dört renk.Her biri birbirinden güzel on dört gül.İçlerinden biri en güzeli ; Muhammed…Alemlere rahmet olarak yaratılan , maşuğuna aşık , içi merhamet dolu bir kul.Yaratıldığı gibi rahmetini ve merhametini saçtı aleme. Dünya anlamını kazandı.Alemler onun hörmetine varedilmişdi.Yaratıcılığını ispat eden Allah kainata en güzel insan eserini göndermişdi. Muhammed dünyaya gelmişdi. Emindi , güvenilirdi , sıkıntılar onun eliyle giderilirdi.

         Rahmanın aşığı bu mukaddes varlık , aldığı görev ile yaratıcısını aleme sunacaktı.İslamın bayrağını yüce Rahman onun eline vermişdi.O bayrak Muhammedin eliyle dalgalandı , hafif esen rüzgara karşı. Uzun vuslat sonrası, bu şerefli insanın hasretine dayanamayıp yoktan vareden Allah, aşığını katına , huzuruna aldı.Muhammet dünyaya gözlerini kapamışdı.Son görevini yerine getirerek İslam’ı tamamladı Muhammed. “Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni apaçık tebliğ et.Eğer bunu yapmazsan , onun elçiliğini yapmamış olursun.Allah seni insanlardan korur.Şüphesiz Allah kafirleri doğru yola iletmez.”(maide 67) Ve Ali’yi insanlığa ilan etti.Fakat gün ortasında , güneşe karşı uçuşan kör sinekler insanların gözlerine dolmuşdu.Göremediler Ali ‘ yi. Muhammed’in beka alemine göçmesini arzulayan ,makam ve mevki derdiyle yanıp tutuşanlar İslam’a en ağır darbelerden bir tanesini vurdular. Arsızlık diz boyu olmuştu. Muhammed’in dini ar perdesini delen katil sinekler tarafından delindi. Zalimler elinde çiğnenen İslam sancağı , yirmi beş yıl sonra kainatın ikinci efendisi Ali ‘ nin eline geri dönmüştü. Anlamını kazanmaya başlamıştı ki İslam ; o sırada ise dinini dünyalarına satanlar tarafından katledildi Ali .Ve “Kâbenin Rabbine andolsun ki kurtuldum” diyerek , mevlasına göçetti Ali. Sıra güzelde idi . Güzele anlam kazandıran Hasan . Çöl ortasında etrafında ki onca sıcaklığa , susuzluğa , kimsesizliğe ve onca haşarata karşı direnen ve ayakta durmaya , meyveler vermeye çalışan yalnız Hasan . Korumak için dedesinin getirdiği mukaddes dini , etrafındaki zalimler yetmiyormuşcasına , üstelik sadık dost olarak bildiklerine karşı da mücadele etti. Geçici dünya zevkleri kör etmişdi hakkı göremeyen gözleri .En sadık olarak bilinen insanlar tarafından bile terk edildi Hasan.Yaralanıp da kanadı kırılan bir kelebeğin , çöl ortasındaki haşaratlar arasına düşüp de toprağa çekildiği gibi mezara gönderildi Hasan. Peygamber evladı olan ve cennet gençlerinin efendisi olan bu insanın tabutu ok yağmuruna tutuldu. Zira insanlık artık peygamber emanetine bile saygı ve sevgi göstermiyordu…

 

 

ALİ KAÇAN

 


BENİ HUSEYN'E GÖTÜR

Muharrem

Aşura Kıyamını Anmak

Bir Kıyamı Kutsal Kılan Şartlar...

Aşura Kıyamının Manevi ve Ahlaki Cilveleri

ŞEHADET BİLİNCİ

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)