• Nombre de visites :
  • 4674
  • 4/3/2008
  • Date :

Yabancıların Fitnesine Karşı Gelişen İslami Vahdet 

yabancıların fitnesine karşı gelişen islami vahdet

 

   Son yıllarda, batılı devletler ve bunlara bağlı medya grubları, İslam peygamberi ve Kur"an-ı Kerimin parlak çehresini karalayarak islam’ın iki temel direğini sarsmaya çalıştıklarına şahit olmaktayız. Hz. Muhammed (saa)ye karşı iftiralarda bulunma, Kur"an"ı Kerim’in hakîkatini tahrif etme, çarpıtma, düşmanların özellikle batının islam’ın yayılmasına karşı izlediği sinsi eylemlerdir. Bunlara ilaveten, batı dünyası, bazı İslam ülkelerinde bağımlı yönetimleri iktidar yapıp, kendi politikalarını dikte edip, Müslüman halkı kitlelerini sindirmeye çalıştıklarını da görmekteyiz.

   Batılı devler, özellikle Amerika bazı İslam ülkelerine askeri saldırılar yaparak, işgal etmiş bulunuyor. Nitekim, Amerika son yıllarda, terörizmle mücadele adıyla bazı İslam ülkelerini bombalayarak ardından işgal etmekte. Afganistan ve Irak bunlardan en yeni örnekleri. Amerikalılar bölgesel savaşlar çıkarmak ve sultalarını pekiştirmek için hürriyet ve bağımsızlık simgesi Müslümanları terörist ve terörizme destek vermekle suçlayarak, Amerikalı Müslümanların da kıskaç altına alamaya çalışıyor.

    ABD, Filistin halkına yıkım ve katliam dayatan ırkçı ve Siyonist İsrail rejimini de koşulsuz olarak desteklemekte. Filistin halkının hürriyet ve bağımsızlık mücadelesini bastırmaya ve insanca yaşama hakkını ayaklar altına almaya çalışmaktadır. Batılı devletler ister ABD emperyalizmi olsun ister AB olsun, İslam dünyasının ekonomik, kültürel, bilimsel ve yetişkin insan gücü ve kaynaklarını yağmalamaya ve sömürmeye çalışmaktadır. Şüphesiz böyle vahim şartlarda, İslam ülkeleri batının çok boyutlu ve vahşi saldırı ve fitneleri karşısında harekete geçmeli, öz varlıklarını vahdet içinde koruyuş kollamalıdır

    İslam dünyasındaki bu vahim ve üzücü durumdan kurtulmak, çeşitli sorunları çözümlemek için Müslümanların vahdeti kaçınılmaz temel yoldur.Kuran-ı kerim müminleri kardeş olarak addedip, onlar ihtilaf ve çekişmeden uzak durmaya çağırıyor. Nitekim enfal suresinin 46. ayetinde mealen Allah şöyle buyuruyor: “Allah’a ve resulüne itaat edin, münazara yapmayın, çünkü gevşer ve güç kaybına uğrarsınız.” Bu yüzden İslam öğretileri ve Kuran-ı Kerim"in ilahi emirleri izzet ve yükseliş kaynağı olduğu gibi, Müslümanlar arasında suizan, tefrika ve çekişme, zaafa ve yabancı güçlerin Müslümanlara karşı sulta kurmalarına sebep olacaktır. Günümüz şartlarında İslam dünyasının vahim durumuna dikkat edersek en mantıki ve ilkeli kurtuluş yolunun Müslümanlar arası kardeşlik ve gönül birliğinin sağlamlaşmasından ibaret olduğunu görürüz.

    Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın kutlu doğum günü münasebetiyle iki değişik rivayeti naklediyoruz. Bazı İslam fırkaları 12 Rebiul evveli bazı Müslümanlarda 17 rebiulevveli kutlu doğum günü olarak ilan etmiş bulunuyorlar. İmam Humeyni ise her iki tarih arsındaki günleri müslümanlararası vahdet haftası olarak ilan etti. İmam Humeyni buyuyor ki;” bütün Müslümanlar kalabalık nüfusları ve zengin imkanları geniş toprakları ve hakim oldukları coğrafi bölgeler ve güçleriyle birlikte “ birlik olularsa” hiçbir süper güç onlara saldıramaz.” İslam dünyasının vahdeti, İslam ülkeleri arasında güçlü bir cephe ve pakt oluşturabilir, bu birleşik İslam ülkeleri paktı, sultacı ve sömürgeci devletlerin siyasi, askeri, kültürel ekonomik ve ticari saldırı ve sömürgeci politikaları karşısında direnebilir. Genel olarak İslam ve Müslüman milletlerin izzet, şeref, hürriyet, bağımsızlık ve güçle gelişmelerinin ana kaynağı ve garantörü islami birlik Şii ve Sünni dayanışmasıdır.

   Ne mutlu ki İslam’ın özünde Müslümanların vahdetini sağlayacak sayısız şart ve ilkeler mevcuttur. Şii ve Sünni Müslümanlar, muvahhid olup, tek bir Allah a inanır, ortak ve korunmuş kitapları kuran-ı Kerim"dir. Peygamberleri hz. Muhammed (S.A.V) dir. Müslümanların merasimleri, ibadet biçimleri ortak özellikler taşır. Hac, namaz, Cuma ve cemaat namazı İslami fırka ve mezheplerin ortak özellikleri sayılıyor. Bu vahdet simgelerinin varlığına karşı İslam düşmanları özellikle batılı emperyalist güçler İslam ülkeleri ve İslam mezhepleri arasında tefrika çıkarmaya özen gösteriyorlar. Fakat emperyalist ve sultacı güçlerin bu fitneci girişimleri ters tepip, Müslümanların daha bir bilinçlenmesine,birlik içinde yaşamasına ve kenetlenmesine sebep oldu.

   Örneğin bir süre önce batılı basın yayın kuruluşları İslam peygamberlerine hakarette bulundular. Çeşitli ülkelerdeki milyonlarca Müslüman azimuşşan peygambere sevgi gösterisi yapıp, saldırgan ve küstah kimseleri protesto ettiler. Müslümanların bu protesto gösterileri batılı devletlerle medya gruplarının hayrete düşmelerine sebep oldu.. Batılı güçlerin karalama kampanyalarına karşılık İslam dünyası kendi kimliği ve şahsiyetini korumaya kararlı, bilinçli ve canlı bir varlık olduğunu ispatladı. Müslümanların, şerefli ve kendiliğinden başlattığı bu hareket Resulluah’ı Ekremin İslam dünyasının vahdet ekseni olduğunu gözler önüne seriyor. İslam dünyası arasındaki vahdet ve dayanışma, islamın diğer dinlere bağlı insanlara karşı birleşmesi anlamında değildir. İslami vahdet ve Müslümanlar arası dayanışma fitneci, şirret ve sömürgeci güçlere karşı, hürriyet ve izzet eksenli dayanışmadır.

  Hz. Muhammed (sav), son ilahi peygamber olarak en mükemmel canlı ve kapsamlı İslam dinini, bütün insanlara ve beşeri topluma armağan etti. İslam peygamberi mükemmel bir insan olarak herkes için iyi bir örnek ve usveyi hasane olarak sayılıyor. Kim ki, Resul-ü Ekrem"in siyeri ve düsturlarına ulaşırsa hidayet bulur ve kurtuluşa erir. Nitekim, Allah-ı Teala, K. Kerim’in de peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)ı en güzel ahlakla ahlaklanmış en iyi örnek olarak tanıtıyor. Resulü ekrem’in huy ve ahlakı tarih boyunca, hakikati arayanlara ışık tutup, insanlığı hak ve adaletle kurtuluşa erdirir.

   Bu gün islami uyanış sayesinde, islami vahdet çağrısı daha yaygın bir şekilde duyulur. Müslümanlar son olaylardan dolayı, İslam ve insanlık düşmanlarının çehresini dala iyi tanıyıp, kavramış bulunuyorlar.

   Doğal olarak İslam dünyasındaki vahdete yöneliş, Müslümanlara karşı askeri, siyasi ve propaganda savaşı başlatanların fitnelerini etkisiz hale getirmek ve insanlığı şer, fesat ve sultacılıktan kurtarmaya yönelik bir süreçtir. İmam Humeynî ile diğer Müslüman bilgin ve düşünürlerin islamî vahdet çağrıları ve İran’daki İslam inkılabı zaferi, şimdi meyvelerini vermeye başlamış bulunuyor. Müslümanların kendi şereflerini ve kimliklerini koruma dinleri ve dindaşlarını savunma doğrultusunda büyük bir vahdet ve dayanışmaya ihtiyaç duydukları görülüyor. Tabii ki, bu vahdet ve dayanışma islamla Müslümanların yücelişini sağlayıp, koruyacaktır.

   Kaynak: ruhullah.com


İslam Ümmeti Birliği

İmam Humeyni Ömrünü Müslümanlar Arasında Vahdet Oluşturmaya Adadı

İmam Humeyni"nin Düşünce Yapısında Vahdet Kavramı

Dünya Kudüs Günü Eşiğinde “İslam Mezhepleri Takrib Kurumu” bildirisi

DÜNYA BİR İSLAM BİRLİĞİNE MUHTAÇ

İslam alimlerinden Batıya Çağrı 1

İslam alimlerinden Batıya Çağrı 2

VAHDET İçin Duaya ve Duyarlılığa Davet!

Uluslararası Kudüs ve Filistin halkının haklarını destekleme konferansının sonuç bildirgesi -1

Uluslararası Kudüs ve Filistin halkının haklarını destekleme konferansının sonuç bildirgesi -2

Tahran düzenlenen Şii ve Sünni ulemanın ilk ortak oturumunun sonuç bildirgesi

DÜNYA SİYASETİ VE KUDÜS

Şİİ-SÜNNİ İHTİLAFI YAPAY BİR KAVGADIR

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)