• Nombre de visites :
  • 1848
  • 30/8/2008
  • Date :

Allah’ı, Allah İçin Çağıralım

ya allah

    Denildiği üzere, Sultan Mahmut Gaznevî, sarayındaki insanların kendisine ne kadar sadık olduklarını anlamak amacıyla bir kafile düzenler, bir devenin üzerine de bir sandık mücevher bırakıp sandığı kilitler. Yolda bir dereye ulaşınca deveyi ürkütür. Böylece devenin üzerindeki mücevher sandığı yere düşer ve mücevherler dereye dökülür.

    Sultan, "Herkes topladığı mücevherin sahibidir." der. Bu sözü duyan sultanın etrafındaki kişiler sultanı yalnız bırakarak mücevher toplamaya koşarlar.

    Bu arada Ayaz’ın mücevherleri bırakıp sultanın yanma geldiğini görür, "Sen neden mücevher toplamaya gitmiyorsun?" diye sorar. Ayaz şöyle cevap verir: "Ben kafamda seni düşündüm de hizmeti bırakıp nimete koşmadım." Mevlana bu olaydan şu sonucu çıkarır:

"Gözün dostunun bağışındaysa eğer

 Sen kendini düşünüyorsun, dostunu değil.

 Evliyanın Allah’tan O’ndan başkasını istemesi

Tarikat ehlinin tarikatına aykırıdır."

    Kur’ân-ı Kerim, Allah’ı kendileri için isteyen, sadece sıkıntılarda O’na yalvarıp yakaran, başka zamanlarda O’nu unutan ve hatta inkâr edenleri sert bir şekilde eleştirmektedir:

"Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar. Fakat (Allah) onları salimen karaya çıkarınca hemen (O’na) ortak koşarlar."[1]

    Her halükârda, kendisi için çalışmak nefis perestliktir.

    Halk için çalışmak, putperestliktir. Allah ve halk için iş yapmak şirktir. Kendisinin ve halkın işini Allah için yapmak Allah’a tapmaktır.

    Hz. Ali’nin münacatında şöyle okumaktayız:

"Allah’ım! Ben sana ne ateşinden korktuğum ve ne de cennetine tamah ettiğim için ibadet ediyorum; ben seni ibadete lâyık buldum ve ibadet ettim sana." [2]

    Evet, kâr amacıyla çalışanlar, tacirlerdir; korkudan çalışanlar ise kölelerdir; özgür ve hür insanlar ise Allah’ın nimetlerinin şükrünü yerine getirmek için O’na ibadet ederler. Nitekim Ehlibeyt İmamları’nın (a.s) buyruklarında şöyle geçer:

"Bazıları bir şey umarak Allah’a ibadet ederler; bu tacirlerin ibadetidir. Bazıları da Allah’tan korktukları için O’na ibadet ederler; bu ise kölelerin ibadetidir. Bazıları ise Allah’a, O’nun şükrünü yerine getirmek için ibadet ederler; bu ise hür kişilerin ibadetidir." [3]

   Hafiz’ın dediği gibi:

"İçimize dosttan başkası yerleşmez. Her iki âlemi de düşmana ver; bize dost yeter."

Maddî aşkta insan sevgilisini kendisi için ister; fakat manevî aşkta, insan kendisini sevgilisi için ister. Hz. Ali (a.s) Kümeyi duasında şöyle buyuruyor:"Kalbimi kendi sevginle doldur!"

------------------------------------------------------------

[1] Ankebût, 65

[2] Bihar’ul-Envar, c.70, s.186

[3] Bihar’ul-Envar, c.41, s.14

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)